”Uzun zaman sonra yeniden bir iç sıkıntısı. Nefes almada güçlük. Sevdiğim hüzünlü şarkılar, kulağımda.Geçmişe dair düşünceler. ” gecemin özeti böyle. Yeniden büyük bir hüzün sardı dört bir yanımı. Biraz da çaresizlik. Ve birkaç sene önceki kendime dair özür dileme hissi. Pişmanlık değil ama bu asla, çok yanlış birine yıllarca gözyaşı döktüğüm ve boş bir umuda tutunduğum için pişman olmadım hiç. Sadece kendi kendimi üzdüğüm için bir kez değil bin kez özür borçluyum kendime. Ve iki – üç yıl boyunca iki saatten fazla uyuyamadığım için. Ve beni sevenlere sesimi yükselttiğim için. Ve ‘iyiyim’ diyerek herkese yalan söylediğim için. Ve ”senin ona sevgin böylesine büyük olduğu sürece o da seni sevecek bir gün” diyerek kendimi kandırdığım için. Ve onu, beni zerre sevmeyen birini çok sevdiğim için. Ve dört yıl boyunca istisnasız her gün onun uğruna gözyaşı döktüğüm için. Ve ölümü düşündüğüm için.. Çok işte. Kendimi nasıl affederim bilmiyorum fakat ömrüm yettiğince özür borçlu olacağım hayata. Bunun farkındayım. ”E, o zaman pişmansın” diyorsunuz değil mi? Değilim. Her şeye rağmen iyi ki sevdim diyebiliyorum. Bu beni biraz da olsa güçlendirdi çünkü. Sizi ölüme bile sürükleyecek olsa, birini sevdiğiniz için pişman olmayın. Asıl o kişi değil de pişmanlık kendinize olan sevginizi öldürür. Bu her şeyden kötü. Ha zaten kendimi sevmiyorum diyorsanız, hayatınıza elbet size kendinizi sevmenizi öğretecek biri girecek. İnanın bana.
Yıllardır hayata dair tek bir umudu olmayan biri olarak söylüyorum, umudunuzu yitirmeyin. İyi geceler.