Dayanılmaz karmaşanın sessizliği vardı üzerimde. Bulunduğum apartman, sokak, cadde, kaldırılamayacak bir hal alıyordu. Gittikçe ağırlık çöküyordu omuzlarıma. Köşe bucak kaçtım hepsinden, her şeyden. Kendimi en sonunda bu küçük odada sakladım. Burası sığınağım gibiydi, aşka sığındım. Acılara sığındım, yorgana sarıldım. Geceler boyu süren hıçkırıklar gecenin sessizliğinde martı seslerine karışarak semaya doğru yol alırdı. Yatağıma her yattığımda aşk denen çukura düşerken buldum kendimi. Her defasında biraz daha yakıyordu. Ama battaniyesiz de uyuyamıyordum. Benim için bir zorunluluk haline gelmişti artık. Battaniyemdi üstümü örten, sendin… Beni bu dünyadan koruyan şey belki de buydu. Bu dünyanın karmaşasından ve yoruculuğundan beni ancak bu koruyabilirdi. Delirenin ve şizofrenin sığınağı, bir limanıydı aşk…
Mevsimsiz Sohbet