İnsanın hayatın da bazen öyle bir an gelir ki nereden geldiğini ve nereye gideceğini bir anlığına unutur gibi olur. O an her şey o kadar farklı gözükür ki etkileşim de olduğu her şeyi ilk defa görüyormuş gibi bir hisse kapılır. Her şey çok daha net ve daha parlak görünür. Gerçek daha önce hiç görünmediği kadar gerçek, insanlar öncekinden daha fazla ilgi çekici görünür. Birden bire bu farkındalığın bir ana ait olduğunu ve birazdan her şeyin normale döneceğini anlar. Bu çaresiz fark ediş ezer onu. Ruhunu sıkıştırır. Başka bir şey yapma fırsatı vermez. Yine böyle hissettiğim bir akşam tek başıma uzun bir yol yürüyordum. Genellikle başkaları ile yürürüm. Bu akşam tek oldu. Yapacağım pek bir iş olmadığından, yoldan geçen insanların yüzlerine bakar kafam da kendimce bir şeyler kurgularım ya da yanlarından geçerken söyledikleri kilit cümleyi bulup ne üzerine konuştuklarını tahmin etmeye çalışırım. Önümden hızla geçip giden üç kişilik bir kız grubu “taksim de bomba ihbarı varmış. ” diye kendi aralarında söyleşiyorlardı. Bu cümleyi düşünmeye kalmadan solum da ki parkın duvarına oturmuş iki gençten biri diğerine “iyi de abi susmak iyi bir şey değil. “ cümle ilgimi çektiği için adımlarımı biraz yavaşlattım. Daha sonra “Bunu herkes bilir. ” diye ekledi. Normal de duyduğum şeyleri alaycı bir tavır ile bir sonuca bağlardım. Hatta bazılarını düşünmeye bile değer bulmazdım. Bu sefer ki başkaydı ama. Benim için söylenmişti sanki. Bu insanları daha önce görmüş olsaydım, herhalde benim her akşam buralar da amaçsızca dolaştığımı ve insanların bu yönünü kullandığımı fark edip küçük çaplı bir oyun ayarladıklarını düşünecektim. Delikanlı haklıydı. Ben bugüne kadar hep susmuştum. Yasemin beni terk ettiğin de, tuttuğum takım uzatmalarda gol yiyip kupayı alamadığımızda küfür dahi etmemiştim. Şu bok götüresi dünya da en değer verdiğim varlık, trafik kazası sonucu hayatını kaybedince bile baş sağlığı dileyenlere “dostlar sağolsun” diyememiştim. Çünkü ben susmayı Camus’tan öğrendim. Ne diyordu Camus “ Babaya yanıt verilmez formülünü hepiniz bilirsiniz değil mi? Birinin son sözü söylemesi gerekir. Yoksa her nedene karşı bir başka neden illeri sürülebilir. O zaman sonu gelmez ki bu işin?” Babam da hayatımdan süresiz izin isteyerek, trafik kazası sonucu hayatını kaybederek söylemişti son sözü…