Varlığımız çevremize bağlı olarak mı gelişir? Yoksa aslında çevremiz olmadan da varlığımızı hissedebilir miyiz?
Var olmamız görülmekle mi ilgilidir? Kimse fark etmeden de var olabilir miyiz?
Yok olmamız peki? Bizi görmezden gelenler için mi yokuz? Yoksa aslında hiç var olmadık mı?
İnsanlar varlığını çeşitli yollarla hissetmenin yollarını arar. Görülmek, dinlenmek, önemsenmek, sevilmek, sevmek. Bunlar sadece bazılarıdır.
Bazen izlediğiniz bir filmde var olduğunuzu hissedersiniz bazense okuduğunuz bir kitabın son sayfasını çevirdiğinizde yüzünüzde oluşan gülümsemede varlığınızı hissedersiniz.
Kendinizi ne kadar var olmuş hissederseniz aslında o kadar özgüvenli olursunuz.
O izlediğiniz filmde kendinizden bir şey bulduğunuzda benim gibi düşünen insanlar da var. Belki benim gibi hisseden dersiniz bu size kendinizi oldukça iyi hissettirir.
Kitabın son sayfasına geldiğinizde anlamanın verdiği huzurla varlığınızı daha da fazla hissedebilirsiniz.
Sevilmek de bu hisleri verir insana. Karşınızdaki kişi sizi anladığında rahatlarsınız siz onu anladığınızda da. Var olmak anlamanın sonucudur.
Kimse fark etmeden var olanlar da vardır aramızda. Onlar görülmekten, dinlenmekten önemsenmekten, sevmek ve sevilmekten vazgeçmiştir ya da vazgeçirilmiştir.
Onlar için yok diyebilir miyiz? Hayır, onlar için sadece var olmaktan vazgeçirilmiş diyebiliriz.
Birçok kez kendilerini anlatmaya çalışmış ama becerememiş. Kendini ifade ederken hep zorluk çekmiş. Yanlış anlaşılmışlardır.