Yavaş adımlarla yürüyorum sessizliğe giden sokaklarda. Kaldırımlarda hiçliğin korkusu arşınladıkça geliyor santim santim limana.Boşluğun bu inanılmaz varlığını anımsıyorum önce. Kesiliyor ayak sesleri yamacımdan. Başlıyorum geçmişten geriye saymaya sona doğru. Belki de sana doğru.
Susuyor sonra siliniyor kaldırımlarda adım, adın… Yok oluyor belli kanat açıyor özgürlüğe adım adım. Nasıl hissizleşiyor insan yavaş yavaş. Sessizce yok oluyor özgürlük okyanusundan. Kin duymaya başlıyor nedenli, nedensiz. Elden ayaktan çekiliyor, sessizleşiyor duvarlar. Hapsoluyor benliğine, yok sayıyor tüm saatleri. Var gücüyle çırpınıyor, haykırıyor tüm sessizliğe sesini. Duymuyor, belki de duymadıkça yok oluyor. Yasaklı tüm sözcükler gibi. Kapısı olmayan anahtar misali kapısını arayan bendim oysa ki. Anahtarı seçilmiş bir yalnızlıktı benimkisi. Kapıyı bulabilmek, tamamlanabilmek için bir savaştı belki. Yok olmaya ait olan varlığını bulabilmek için çabalayan bir hiçlik mücadelesi.
Bir korku kaplar içini insanın, deli bir uğultudur eser kulaklarında, sessiz sessiz iç çekişlerin mezar olurken her kapı çalışında. Belki de ölümsüzdü tüm duygular. Düşlerle gerçeklere olan inancım kapı dışarı şimdi. Anlamak ve anlatabilmek mümkün mü diye sorularla baş başayken.
Yırtık hayallerle dolu geçmişe şöyle bir bakınca,hafif bir perde aralanır oradan. Keşkeler denizinde yer ararken kendimize, sonsuzluğa uğurluyoruz sevda kelimelerini. Susuz bir ağacın dalları misali dökülüyor santim santim gece ümitler…