2008 yılında, bir evin bahçesinde bulunan Roma dönemine ait mozaikler, Zeugma’ya rakip olacaktı oysa ki uzun zamandır, kurtarılmayı bekliyorlar!
Üzüm salkımı tutan kadın, hançerle öldürmek isteyen bir erkek figürünün yer aldığı tarihi sanat eseri taban; Zonguldak Ambrosia kazı çalışmaları aracılığıyla mozaiğin tamamının ortaya çıkarılması beklentisiyle devam ediyor.
Mozaiklerin yer aldığı evin, bir zamanlar M.S. 3. yüzyıl Roma döneminde yüksek yerlere yazlık bahçeli evlerin kurulması geleneği, mozaiklerin dekorlu ve güzel odalara işaret etmesi nedeniyle bir çiftlik evi (Villa Rustica) olduğu düşünülmektedir. Kazı çalışmalarında henüz yapının bir odası açığa çıkarken, yeni odaların ve mozaiklerin de olabileceği tahminler arasındadır. Ev içerisinde, zemini mozaikle kaplı 3 oda mevcuttur.
Araştırmalarım sırasında, proje çalışmalarının Doğa ve Kültür Turizmi kapsamında olduğunu ayrıca “Kadıoğlu Mozaiği Koruma Çatısı ve Ziyaretçi Merkezi”nin mozaikleri hava şartlarından ve diğer ihtimallerden koruyabilmek adına belirli tedbirler aldığını da öğrendim.
Şahsım adına, mozaiklerin ziyarete açılmasını sağlayacak projenin Kültür ve Turizm Bakanlığınca, yürürlüğe konulmasını böylelikle turizm kültürel zenginliklerimize katkı olmasını dilerim. Kim bilir, belki de böylelikle ulusal ve uluslararası bazda öne çıkan bir turizm bölgesi daha kazanmış oluruz!
Etrafı işlemelerle süslü tarihi mozaiklerin yanı sıra aynı yerde MS. 253-260 Roma dönemine ait olduğu tespit edilen Valerianus sikkesi, tarihi bina kalıntıları ve işlemeli çömlek parçaları bulundu.
Geç dönem Roma yıllarını işaret eden, Roma imparatoru Licinius Valerianus döneminde basılan sikkenin kazılarda ortaya çıkması oldukça sevindirici! Bu mozaiklerden, çok daha fazla tarihi esere ulaşılabileceği de tahminler arasındadır.
Bu arada, evin bahçesinde, tarlasında tesadüfen tarihi eser bulan sonrasında jandarma veya Kültür Bakanlığı müdahil olmasıyla uzun ve zorlu süreçler yaşayan mekan sahiplerinin yaşadıkları zahmetli süreçleri de, hatırlamak istiyorum. Örneğin, bu tip tarihi çalışmaların yapıldığı alanlar kimi zaman birinin mısır, domates ektiği tarlası, serası veya evinin balkonu olabiliyor. Sürekli ziyaretçilerin geliyor olması, kazı alanını yasal olmayan durum ve ihtimallerden korumak zorunda olmak, tarihi kazı alanından birebir sorumlu olmak elbette toplumsal bilinç desteği gerektirir.
Anadolu’ nun, beşiklik etmiş olduğu nice uygarlıktan kalan tarihi yaşam izleri ile kuşatılmış olması nedeniyle tarihi kalıntıya ulaşan halk, yetkililere haber vermek yerine eser ve alanlara çimento dökmek, parçalayarak tahrip etmek seçeneklerini tercih ediyor. Tarihi çalışmalar sırasında, kendi mülkünde yaşayan bu talihli insanlar aynı zamanda alanın zarar görmemesi nedeniyle evinde, bahçesinde, gece gündüz nöbet tutmak zorunda kalabiliyor!
Kendi özel mülkünde, tarihi eser ve alan bulduğu için yaşam biçimini değiştirmek zorunda kalan kişlere gereken maddi desteğin yeteri kadar sağlanmasının, çözümcü bir yaklaşım olacağını düşünüyorum.
Yeri gelmişken Ara Güler’ in, tarihi alanda yaşamını sürdüren ancak koşullar nedeniyle sessiz kalmayı tercih eden, halkımızla ilgili anektodunu paylaşmak istiyorum.
Ara Güler, bir köyden geçerken köylülerin tarihle iç içe yaşadığını görür. Roma sütunlarının çamaşır ip direği, lahitlerin üzüm şırası için kap hatta inek ve at benzeri hayvanlar için su yalağı olarak, köylüler tarafından gelişi güzel kullanıldığına tanık olur. Birçok fotoğraf çeker ve çektiği fotoğrafları, dünyaca ünlü Times Dergisi’ne gönderir böylelikle dünya basınına dağıtılan fotoğraflar bir anda büyük yankı uyandırır. Gelişen durumlar üzerine, ABD’den gelen arkeologlar Geyre’de araştırma yapmaya başladıklarında bölgenin, Roma İmparatorluğu’na ait, tarihinin ise MÖ. 500’li yıllara dayanan Afrodisias Antik Kenti olduğu söylenir. Köy halkının, Ara Güler ve arkeoloji ekip çalışanlarına, gündelik yaşam rutinlerinin değişmesi nedeniyle, “ köyde asla tarih fotoğrafçısı ve arkeolog görmek istemiyoruz!” dedikleri iddialar arasındadır.
Yazının oluşum sürecinde, görsel resim desteği ile katkıda bulunan, değerli sanatçı ve hoca Ümit Ansen‘e teşekkürler! Kendisi, ülkemizi 24 ülkede özel olarak tasarlayarak yaptığı ahşap oyuncaklar ve kendi ürettiği kök boyaları ile temsil ediyor.
Yeni bir yazıda buluşana dek hoşçakalınız!
Kaynakça;
KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ resmi internet sitesi;