Kaç yaşındasın 13 mü? Daha yeni olgunlaşıyorsun. İlk ağrıların başlıyor. Bacak aranda sıcak bir his var. Bakıyorsun ki kan var koşarak annenin yanına gidiyorsun. Annen anlatıyor sana artık büyüdüğünü ve bunların normal şeyler olduğunu ince ayrıntısına kadar. Sen de ağrıların ve sancılarının arasında dinliyorsun anneni. Aynada olgunlaşan vücuduna bakıyorsun. Bir yandan şaşırıyorsun diğer yandan seviniyorsun büyüdüğüne. Ama sen büyüdükçe bazıları küçülmeye başlıyordu. Mesela baban. Sen hala Ayşe ve Fatma adını verdiğin bebeklerinle uyurken. Baban artık 70 yaşında bir adamın yanında uyuman için kara pazarlığın içinde. Sen her şeyden habersiz Ayşe’nin saçlarını tarıyorsun. Fatmaya kendin gelinlik yapıp dikmişsin onunla dans ediyorsun. Şimdi beyaz bir masada deden yaşında bir adamın yanındasın. Fatmaya diktiğin gelinlik gibiydi giydiğin gelinlik. Biraz büyük,bol ve uzundu. Çünkü tam olarak olgunlaşmamıştın ki. Olgunlaşmayan meyvenin tadı olmazdı. Hem günah sayılmaz mıydı olgunlaşmayan meyveyi dalından koparmak? Nenen öyle dememiş miydi bir keresinde ufak ufak yeşil olan şeftalileri koparırken. Kızmıştı sana daha onlar ufak yenmez olmadı günahtır diye. Sen de o günden beri kızarmadıkça şeftaliler kopartmaya gitmezdin. Sadece olmuşlar mı diye bakardın o kadar. Sen de bir meyve değil miydin? Daha olgunlaşmamış bir meyveydin sen de. Peki seni koparanlara günah yazılmayacak mıydı? Daha zamanın vardı senin. Adın neydi senin? Ayşe, Fatma, Emel, İrem, Selin, Sevda ?.. Fark eder mi adının ne olduğu? Kızsın ve bir adama bir avuç kağıt için satılacaksın. Senin kaderin alın yazın bu. Daha aşkın sözlükte ki anlamını bilmiyorsun bile. Birini sevip gece yatarken onu düşünmedin. Onu görünce kalbinin ağzından çıkacağını hissetmedin. Daha öpüşmenin ayıp olduğunu bilmeden 70 yaşında bir adamın altında nefesin kesiliyor. Üstünde ki adamın pis ter kokusu tüm odayı sarıyor. Buruşuk elleriyle bedeninin olmamış tüm meyvelerini koparıyor. Baban evde paraları sayıyor. Annen içten içe ağlıyor. Çünkü annenin hayali seni okutmaktı. Öğretmen yapıp bu o diyarlardan göndermekti. Ama annenin kaderiyle büyüyeceksin. Baban para saymayı bitirdi. En küçük erkek kardeşin kamyonuyla oynuyor. Baban 16 yaşında ki erkek kardeşine silah attırıyor. Evlenip babana para kazandırdığın için. Kardeşin 3 şarjör boşaltıyor. Baban ağzı kulaklarında annenin yanına yatıyor. Sen hala adamın altında nefesin daralıyor. Ağlıyorsun. Çünkü ne olduğunu hangi dilin konuşulduğunu bilmediğin bir dünyadasın. Annenin cennet rayihası koynunda uyurken. Cehennemin ufunetiyle uyandın. Arkadaşlarınla ip atlarken şimdi elinde çay bardağıyla eşikten atlıyorsun. Daha sütyen takamadığın göğüslerinde bir bebeğin dudakları var. Emzirmeyi annenin en küçük kardeşini emzirirken gördüğün için biliyorsun. Ayşe ve Fatma bebeklerini annenden gördüğün şekilde emzirmeye çalışırdın. Şimdi çoçuk yaşında çocuğun var. Ve şiddet görüyorsun. Gazetelerde. televizyonlarda gördüğün şiddetin aynısı. Anlamıyorsun neden şiddet gördüğünü. Çünkü daha bilmiyorsun erkek çocuk vermezsen seni şiddetle besleyeceklerini. Her gece alttasın nefes nefesesin. Artık ağlamıyorsun. Çünkü 16 yaşında kadın olmuştun. İki kızın vardı. Ve sol gözünde görme bozukluğu başlamıştı. Biraz daha büyümüştün. Artık bazı şeyleri biliyordun. Yaşayarak öğrenmiştin. İki kızın vardı. 18 yaşındaydın ve artık iki kızın bir erkek evladın vardı. Sol gözün görmüyordu. Ayrıca başında 12 dikiş vardı. İki kızını senden başka kimse sevmiyordu. Erkek çocuğunu elden düşürmüyorlardı. Doğduğundan iki dana kesmişler. 3 gün 3 gece eğlence yapmışlardı. Yaşı kaç olursa olsun erkek adamın erkek evladı olurdu. Sen bunu sol gözünü kaybettiğinde anlamıştın. Her gece bir oğlun olsun diye dua etmiştin. Dualarını kabul oldu. Sen biraz rahat ettin. 25 yaşında iki kız bir erkekle dul kaldın. 26 yaşında kocanın en küçük kardeşiyle sana yenge diyen adamla evlendin. Sonra öğrendin ki dul kalmak karalanmak lekelenmek demekti. 27 yaşında yatak odanda sen ve iki kızın vardı. Oğlunu bahçede bıraktın. Çünkü senin kızlarınla işin vardı. Yatağının kenarına oturdun. Bir kızını sağ diğerini sola aldın. Onlara hikayeni anlattın. Neler yaşadıklarını anlattın. Hepsini açık saçık anlattın. İkinci kocan paraları saymaya başlamıştı. Sonra üç el silah sesi duyuldu. Kocan yarısına kadar gülerek saydığı paraları yarıda bırakıp yatak odana çıktı. 13 ve 11 yaşlarında ki kızlarını başlarından vurmuştun. En son da kendini vurmuştun. Odaya oğlun geldi. Seni ve kızlarını gördü. Ağlamadı. Elinde kamyonuyla öylece baktı size. Kocan elinde paralarla bağırıyordu. Parayı veren adam kocanın elinde tuttuğu bazıları kanlanmış paraları aldı ve arkasına bakmadan gitti. Sen ölmeden önce bir mektup yazmıştın sadece bir satır. Mektubu da Ayşe ve Fatma bebeklerinin yanında bırakmıştın. Ve şöyle demiştin:
” ANNEMİN YAPAMADIĞINI BEN YAPTIM. BEN YANDIM KIZLARIMI YAKAMAM.”