Kimileri zengin olma hayaliyle yaşarlar kimleri çok başarılı olmayı seçer ki zaten başarı parayı da yanında getirir. Kimileri sağlıklı bir hayat diler. Kimileri şoför olmak ister kimleri patron kimileri baba kimleri anne kimileri sadece çocuk kalmak ister kimileri sporcu kimileri mühendis kimileri doktor kimleri aşık olmak ister… Ama herkesin bir hayali vardır hayatta. Benim de hayalim aşktan yanaydı.
Çok aşık olmak istedim ben. Duygusaldım çünkü. Ve sulu göz. İnsanlar bunu sürekli komik buldular. Ya da gereksiz. Ama ben buydum ve değiştiremiyordum. Geçenlerde bir yazı okudum. “En saçma şeylere bile gülenler kendi içinde yalnızlık yaşayanlardır” diyordu. Bilemiyorum. Yalnızlığı insanlar hep kötü bilirler. Ağlamak gibi. Yalnızlık kötüdür ağlamak kötüdür. Yok öyle bir şey. İnsansın sen, insan! Ağlamanın cinsiyeti yalnızlığın mahrumiyeti yoktur.
Adam gibi yaşamak güzeldir hayatı. Hiç beklemediğin bir anda bir kitap kapağı duygulandırabilir seni. Ya da yoldan gecen arabadaki çalan şarkı. Dolar ya hani gözlerin o anda. Tutma bırak kardeşim. Bırak ki insan olduğunu anla. Bırak ki tanı kendini. Yağmurda elinde şemsiye etrafa kaçışan insanlara inat sen iliklerine kadar ıslan. Islanmayı öğren hayattan. Gülmeyi ağlamayı şaşırmayı korkmayı öğrendiğin gibi. Yağmurun sesini dinle. Sana senle ilgili anlatacaklarına ver kulağını. Damlalar yere çarptıkça ne kadar sevebileceğini düşün hayatı ve sonrasında onu. Bırak bu sefer damlalar anlarsın hayatı. Deneyimsiz sev bu kez. Onu o olduğu için sev. Yüzünü, vücudunu, parasını ya da markasını beğendiğin için değil. Onu, o olduğu için sev.
Aşk… Teori de herkes karşılıksız sevgidir der. Ya da ayaklarının kesilmesi anı. Ya pratik? Ben çok aşık oldum. Sandım daha doğrusu. Her aşık olduğum kadın ya aldattı ya terk etti ya da hiç gelmediği için gidemedi de. Bense ya çok romantiktim. Ya da fazla bağlanıyordum sevgiden. Kim dayanabilirdi ki buna ? Bitiyordu aniden. O da gidiyordu. Zaman geçti aşkların üzerinden… Günler haftalar ve ardından aylar… Bekleyecektim bu kez. Beni her şeyimle kabul edecek ilk görüşte gözlerinde o aşkı görebileceğim kadını bekleyecektim. Bu sırada hayat devam ediyordu tabi. İlk hayalim olmuştu. Hiç görmediğim ama hayaliyle yanıp tutuştuğum şehre gelmiştim. Yepyeni sıfırdan bir hayattı bu önümdeki. Yalnızdım artık. Kendi ayakları üzerinde durmaya başlamam gerektiğini söyleyerek kaçmıştım herkesten. Ama bunu fark ettiğimde tam 1 aylık İzmirli idim. Hani o toz pembe dünya gitmişti ya. Yenisi daha gelmemişti bu bir aya kadar. Çok mu zordu yoksa ben el bebek gül bebek mi büyümüştüm. Kahkaha atarken suskunlaşabiliyordum. Yemek yerken suskunlaşabiliyor bir anda hayatta soyutlayabiliyordum kendimi. Fark etmeden değişiyordum. Dostlarımı kaybediyordum sanki yeni dostlarımı tanırken. Bunların farkındaydım ama bir şey yapamıyordum. Belki de birinin gelip beni değiştirmesi lazımdı. Bekledim. O insanı bekledim. Geldi belki de kim bilir… Ama pek dayanamadan gitmiş olacak ki beklemekle geçti günlerim… Hatırlarsınız GİGİ yi anlatmıştım size. O da gitti… Bu sefer kazandım diyordum ya hani.. Bir şeyi unutmuştum.
“İyiler mutlaka kaybederlerdi…”