Kimseyle değil yalnızca kendimle derdim. Ne yaparsam yapayım alışamıyorum bu benliğe. Yabancıyım sanki kendime. Ruhumla bedenim uymuyor sanki. Her şeyin yolunda gittiği anlarda bile tamamen mutlu olamazken nasıl baş eder bir insan çıkmazlarla? Herkese yeten sevgim kendime yetmiyor, olmuyor, sevemiyorum kendimi. Barışamıyorum, alışamıyorum… Etrafım beni sevenlerle doluyken bile benliğimin yokluğunu yaşıyorum. En kalabalıkların içinde bile yalnız hisseder mi insan? Kendine uzaksa hissediyormuş. En kötü şeymiş meğer insanın kendiyle yıldızının barışamaması. Başkasını sevmezseniz, içiniz ısınmazsa ona ya hayatınızdan çıkarırsınız ya da gerekmedikçe görüşmezsiniz. Peki ya söz konusu kendiniz olunca? İşte o zaman geriye yapacak hiçbir şey kalmıyor. Kimseye anlatamıyorsunuz çünkü kimse anlamıyor, saçma buluyorlar. Bıktım artık insanların yargılayıcı bakışlarından ve bu beni daha çok yalnızlığa itiyor. Önceden ergenlik bunalımıdır geçer derlerdi ama ergenlik geçeli çok oldu bu hissiyat geçmedi. Bıraktım artık yargılamayı kendimi. Ama kabullenmiyorum da bu halimi. İçim de hep bir umut belki diye. Belki alışırım kendime ya da değişirim diye. Değişmek demişken eminim geçmiştir aklınızdan madem bu kadar mutsuzsun değişmek için ne yaptın ya da bu durumu değiştirmek için bir şey yaptın mı diye. İşin kötüsü de bu ya yapmadım, yapmıyorum da. Zaten en çok bu yüzden kızgınım kendime. Yapabileceğim onca şey içinde kendimi mutsuzluğa terk ediyorum diye. Hadi kalk harekete geç, hayat senin ellerinde salla ellerini şekillendir geleceğini… Ama hep bir şey engel oluyor sanki. Sanki aklım yönetemiyor bedenimi. Kafamda onlarca düşünce varken kös kös oturuyor bedenim.
Yalnızca kendim çeksem bu cezayı, kendimi yıpratmış olsam yine hak ettim bunu der susarım ama çevrem de etkileniyor bu durumdan ve bu benim canımı daha çok yakıyor. Şımarıklık diyeceksiniz belki, insanlar neler yaşıyor senin derdine bak diyeceksiniz. İnanın ben de bazen öyle diyorum kendime ama nafile.
Çok saçma geliyor bu durum bana. Başkası olsa öyle kızardım ki ona hayatta her şeye sahipsin hala nasıl mutlu değilsin diye. Öyle olmuyormuş işte. Sebebini çözemesem de bir şey hep engel oluyor sanki. Üzerime kara bulutlar yağmış içimde karabasanlar varmış gibi hissediyorum. Kendi karanlığımda yalnız kalmaktan hem deli gibi korkarken hem de insanlara da bulaşmasın diye daha çok yalnızlaştırıyorum kendimi. Adını koyamasam da her gün daha çok büyütüyorum bu boşluğu içimde.
Kendimi işe yaramaz gibi hissediyorum bazen. Dünyayı kurtarmaya çalışsam başaracak gibiyim ama yalnızca seyrediyorum. Ruhumda var sanki melankolik olmak. Bazen diyorum ki neden sebepsiz yere bir uçuruma sürüklüyorum kendimi? Neden yalnızca bir kere sahip olacağım bir hayatı boşa harcıyorum? Belki bir gün anlarım kendimi ama umarım o gün çok geç olmaz.