Yaklaşık 3 yıl önceydi ve eylülün son demleri.. Bir gece uykumu ansızın bölen şimşekler, gök yarılmışçasına yağan yağmur ve gökten uyan nidasındaki ürküten sesler.. Yine gecenin tam ortası.. Sıçrayarak uyandığım ve senin bunu bilip, hissedip bir telefon kadar uzağımda olduğun bir eylül bitimiydi.
Şimdi yine içimdeki korku sesleri çığlık çığlığa. Yalnız değişen telefon uzaklığımız.. Aslında yine ordasın ama şimdi aklına acaba korktu mu diye düşüneceğin başka bir isim, yanında olduğunu söyleyeceğin, avutup sarıp sarmalayacağın bir başka özlem girecek.
Ama yine de niye bilmem gökyüzü bir kez daha getirdi seni bana. Sahi bunca zaman sonra sen böylesine silip atmışken, başkası için deli olurken ben neden uykumun orta yerinde seni arıyorum? Yahut sen tarafından unutulmak yüreğimi ne denli incitti ki yağmurdan daha çok sızladı şu kırılgan kalbim?
Yine boş, anlamsız, cevapsız sorularla özledim, diledim, bekledim bu şimşeklerde de. Ama ben yine 3 yıl öncesiyle bir başımayım. 16
yaşında kırılgan,ürkek bir ben oldum bu biten şiddetli eylülde de. Çok şey değişti aslında inan bende de. Ama şimdi, bu gece, şu seslerle uykusuna veda edip kendini yine sende bulan o küçük kardelen irkildi içimden.
Bu kadar zaman ne şimşekli,ne gök gürültülü gecelerim oldu. Hepsinde andım seni. Ama hiç biri bir başkasını aradığın ya da arayacağın, onun için endişeleneceğin hissiyle ürpertmememişti bu geceki gibi.
Ama biliyorsun bunların, bu korkularımın , bu özlemlerimin hiçbir önemi yok. Sen bir başka renktesin şimdilerde bense hala rengini arayan ve de sabah uyandığında yine sana öfkesi büyümüş olan, seni kendinde bitirmeye yemin etmiş o güçlü kızım.
Ve tüm bunların ardından yağmur dinecek, korkum bitecek, her şey geçecek.
O küçük ürkek kız ölecek, kırıklar iyileşecek.
Belki de her şey tükenecek.
Ve sen bilirsin Ferah’ın en sevdiğimiz şarkısındaki sözlerini “..Kırgınlığım bile geçti, kalmadı, şimdi bunlar geldi içimden..”