ARTIK KALBİME DOKUNMAYI BAŞARAMAYANI GÖREMİYOR GÖZLERİM
Ünsüz düşmesi vardır bazı kelimelerde, gereksiz bir harf aradan kayar gider, dikkatli bakılmayınca da kimse varmaz farkına. Ve bazen o kadar benimsenir ki sanki o kelime hep öyleymiş gibi kalır hafızalarda. Bir kelime kurallara ihtiyaç duyar yada kurallara uymaya peki sen hangi kurala uyma ihtiyacından düştün kalbimden ?
Senin bu hayatta bazı şeylere kızmaya hakkın yok, katil annelere mesela. Zevkinin sonucunu basit bir kürtajla ” Bir hücreden ibaret zaten.” diyerek can katlederek örtmeye çalışanlara kızmaya hakkın yok! Çünkü sende bir katilsin insanlar bilmese de. Varsın bilmesin insanlık, bilmesin senin bir katil olduğunu, nefes aldığım sürece çok iyi bilen biri var bu hayatta ve buna kanıt gerekmez çünkü ben biliyorum. Beni de geçtim senden sonra şuramdaki kapanmayan boşluk bilir. Biliyorum, ellerin kan içinde kalmadı bunu yaparken ama gözlerim yaş içinde kaldı bunu da sen bilmiyorsun.
İlk aşk başkadır derler, başkaydı. Ama sebebi sen değildin sebebi temiz bir duyguydu bembeyaz bir sevda… Gün geçtikçe daha fazla ışık saçan daha da beyazlayan bir duyguya sen leke sürdün. Sen aynı zamanda becerekisiz bir ressamdın eline hiç boya almamış olan. Sen çalıntı bir şaairdin güzel bir şiirin güzel bir dizesinden arta kalan. Yalan ile zirveye tırmanmış bir dehaydın bilim için ve tüm bunlara rağmen seni için içime çeken bir salaktım ben.
Bilmem kaç defa yalanları sevmediğimi söyledim Oğuz’um Atay’ıma, Orlic’e ve Freyja’ya ama ben en büyük yalanı seninle kendime söyledim ”Oda senin kadar temiz ve saf seviyor.” oysa ki ne kadarda güzel bir yalandı her defasında kana kana içtiğim ama insan bilemiyor üstadım bilemiyor… İçinden içinden konuşuyorsun yine duyuyorum haklısın belki de çok iyi biliyor ama bilmemek çok daha iyi geliyor.
Aydınlıktan düştüğüm karanlıkta elime mum vermediler. Artık kalbime dokunmayı başaramayanları göremiyor gözlerim.