İnsana hangi yolla bulaştığını bildiğimiz, tedavisinin ise göründüğü kadar kolay olmayan bir duygudur sevgi… Seveni çaresiz bırakabilir, anlayacağınız bir şekilde ifade edeyim, düşünsenize bir kere okyanusun ortasında tek başınızasınız yada bir yerde kapalı kalmışsınız ne bileyim hastasınızdır belki; bunların hepsi olağan şeyler zamanla zihnimizden atabileceğimiz şeyler; ama sevmenin zihnimizden atılacak bir çaresi yoktur. Bir çaresi olduğunu düşünenler gerçek anlamda sevgi kelimesini yaşamayan zavallı kimselerdir. Bu zavallı varlık kendisine sevgi besleyeni de mağdur eder, düşüncesizce ortada bırakır bir başına, sen olduğun yerde kalırsın elinde avucunda kalan kırık bir kalple…
Düşünsenize Allah insanı yaratırken iki el, iki ayak, iki göz, iki kulak vermişte neden tek bir kalp vermiş hiç sordunuz mu, kendinize… Çünkü; diğer kalbi arayıp bulmamızı istemiş olamaz mı, bizim için her daim hayırlısını isteyen Yaradan bunu da düşünmüş ne güzel değil mi?
Biz arayıp buluruz da, bulduğumuz zaman değer verdiğimiz, incinmesinden çekindiğimiz o kalp bizi incitmekten çekinmezse ne yapmalı… Zor bir durum inanın ki zor, kelimelerin kifayetsiz kaldığı sadece hayırlısı, nasip böyleymiş deyip vicdan muhasebesi yaptığımız anlar, insan yaşadıklarını aklından attı diyelim, kalbinden nasıl atabilir, hadi kalbinden attı diyelim aklından nasıl çıkarabilir. Bu iki özelliği yapanlar gerçekten sevgi duygusunu yaşayan ve bu değerli duygulara önem veren kimselerdir. Bu iki duyguyu yok sayanlar ise sevgiyle olan ilişkilerini çok önceden kesip atmış, hayatta amaçları olmayan asalak bir şekilde yaşayan zavallı kimselerdir.
Elbette hiçbir insanın içine istemediği duyguyu koyamazsınız bunu yapsanız bile kalplerinize bakarken birbirinizi göremediğiniz zaman, nefes aldığınızda boğazlarınız düğümlenmediği zaman ne anlamı var ki birini kendinize bağlamanızın…
Sevgiyi kendi anlayış ve yaşadıklarıma göre yorumladığımda en önem verdiğim değerlerden biridir, en başta şunu bilmeliyiz ki her ne olursa olsun her şeyi sevmeliyiz ayrım yapmaksızın kimseye kötü gözle bakmaksızın sevmeliyiz…
Kimsede kusur aramamalıyız kusur örten olmalıyız, üstü başı kirli diye aile sevgisinden mahrum olan çocuğa kötü gözle bakmamalıyız, hayatını istediği gibi yön veremeyip sürekli dalgalar içerisinde kalan insanları sevmeliyiz… Yaprak yere sessizce düşerken sevgiyle bakmalıyız, zor olduğunu biliyorum ama hayat bize ne yaşatırsa yaşatsın gülümsemeliyiz, gerektiği yerde ağlamalıyız. Ağlamak sadece dayanılmaz bir acının yada yaşanan kötü olayların sonrasında akan su damlaları değildir. Ağlamak, Allah’ın insana bahşetmiş olduğu, insanın kendini ifade etmesini, duygularını harekete geçirmesini sağlayan en önemli değerlerden biridir. O yüzden gerektiğinde Allah’ın insana sunduğu sayısız nimetten biri olan ağlama duygusunu kullanalım, kullanalım ki mahşer günü sadece gözlerimiz yada acıyan kalbimiz değil; gözlerimizden akan yaşlarda şahitlik etsinler sevgimizin doğruluğuna…
Sevgi duygusunun hemen paraleli olan “aşk” bir adım ne ilerisinde ne de arkasında öyle bir duygu… Anlayamadığımız bir sevinç oluşturur benliğimizde ; değiştirir bedenimizi, farklılaşır her saniyemiz. Üzüldüğümüzde üzüldüğümüzü; sevindiğimizde sevindiğimizi anlayamayız böyle bir duygudur aşk.
Aşık olmak ise aradığımız ikinci kalbe açılan en önemli yoldur. Bu yola girdiğimiz için, hele girerken gözlerimizi kapattığımız için ilerdeki tüm tehlikelere karşı hazırlıksız yakalanırız. Dolayısıyla genelde istediğimiz hedefe ulaşamadan yoldan ayrılmak zorunda kalırız, ayrılmadığımız zaman bir hayalin içerisinde saplanıp kalırız. Bu yoldan ayrılmak ne kadar acı verse de biz sabırlı olmalıyız, hayır mı şer mi bilemediğimiz için sükunetimizi korumalıyız. Bu yollara girip hedefe ulaşmadan yolu terk etmenin en güzel yanı bir daha gitmiş olduğun yollardan gitmemeyi öğretmesidir.
Aşık olmak kolaydır önemli olan o aşka sahip olmaktır. Aşka sahip olmak nedir?
Aşka sahip olmak iki çeşittir:
İlk olarak, eğer aklımızla aşık olursak her şeyi mantık süzgecinden geçirip kararlarımızı o doğrultuda veririz bana sorarsanız aşkta bu düşünce insanların sevgilerini yaşamasını engelleyen en önemli unsurlardan biridir. Neymiş aklınla hareket et, hadi oradan canım! Kalbini kullanmadıkça aklın ne yararı olurmuş ki! Aşk bir çeşit şuur bozukluğudur.
İkinci olarak, kalp ile düşünmek ; asıl olayın yaşandığı aşkın başladığı yerden başlamak gerekiyor. Eğer temel sağlamsa o aşk en sağlam kalp üzerine kurulmuştur, şiddetli sarsıntılar zarar vermez; ama temel çürükse o aşktan hayır gelmez en ufak sarsıntıda yıkılır, sadece yıkılsa yine iyi yanında ne canlar yakar.
Kalp bu açıdan önemlidir, biz aklımızla aşkı anlayamayız sadece tanımlarız, kalp ise anlar, yaşar, tanımlar her şeyi yapar. Bu yüzden kalpler sevenlerin aynasıdır birbirlerini kalplerine bakıp görürler diyebiliriz.
Aşk için zaman, mekan gibi şartlar aramak gereksizdir, bahanedir. Aşkın zamanı yoktur, insanın gördüğü andaki tepkisi her şeyi belirler zaman ise bu tepkinin organlara dağılmasını sağlayan bir araçtır. Ne aşklar vardır yıllarca sürüp de sonu hüsran ile biten; ne aşklar vardır bir anda başlayıp da sonsuzluğa kadar giden.
Biz birini sevdiğimizde canımızı verecek kadar mı seviyoruz yoksa kıyafetleri çıkana kadar mı! Bunun muhasebesini iyi yapmalıyız. Biz neye aşık oluyoruz kişinin kalbine mi, yoksa etine mi! Ne kadar zavallıca bir düşünce ne kadar üzücü öyle değil mi! İkinci söylemiş olduğum durum günümüzde olan bu saatten sonra değişmesi mümkün olmayan art niyetli hislerdir.
Aşkı oluşturan bu duygunun kalbe ulaşmasını sağlayan yollar vardır: Bunlar; niyet , samimiyet ve sevgidir. Bunlar olmazsa olmazdır.
Aşık bir insanın niyeti her şeyden önemlidir yukarıda belirttiğim gibi kalbine mi etine mi, bu niyetle alakalı! Kimisi yüzümüze bakmaya kıyamaz, bakınca utanır; kimisi art niyet içerisinde aklınızın alamayacağı oyunlar oynayıp sizin iyi niyetinizi kullanır.
Aşk’ın diğer bir yolu samimiyet kısacası niyeti sahih olanın samimi olması gerekir. Niyet ve samimiyet birbirlerini tamamlayan iki kardeş gibidir, bunlardan birinin eksik olması kişide mutsuzluk, umutsuzluk gibi içe vuran duyguların yanında dışa vuran anlam veremediği duyguların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Samimiyet önemli yollardan biridir, seviyorsak doğru konuşup her şeyi olduğu gibi anlatmamız gerekir. Zaten birbirini seven insanlar her zorluğu aşmak için söz vermiyorlar mı birbirlerine o zaman neden korkuyoruz ki! Bırakın kendinizi samimiyet denizine bu deniz insanı öldürmez aksine kıyıya ulaşmamızı kolaylaştırır… Ve geldik en önemli yola Sevgi…
Aşk’ta olması gereken en önemli duygulardan biride sevgidir. Niyet ve samimiyet gibi özellikleri içerisinde barındıran bir kişinin sevgi duygusuyla arası iyidir, korkmasına gerek yok. Sevgi bu kavramların öyle bir yerindeki iki taraftan oluşan damarlar düşünün bu damarların beslendiği tek noktadır sevgi, eğer bu damar tıkanırsa vay halimize ! Her şeyimizi kaybederiz yalnızlık rüzgarında sürüklenip gideriz, sesimizi duyan dahi olmaz kimi kimsesiz kalırız, çaresiz…
Sevgi olmadan insan, insanlığından hiçbir şey anlamaz. İnsanı insan yapan en önemli değer sevgidir. Sevgisiz bir insan çölde su arayan bir yolcu misali yorgun, mutsuz ve umutsuzdur. Sevgiye ulaşan ise her zorluğa rağmen yüzünde tebessüm oluşturabilen, bu tebessüm ile çevresini aydınlatabilen bir insan varlığı düşünebiliriz.
İnsanları diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik İradedir. Bu doğrultuda verilecek kararlar en değerlileridir. Hayatın bizim için ne hazırladığından habersiz olabiliriz; ancak önümüze çıkan seçenekleri bize uygun şekilde irademizi kullanarak seçersek habersiz yakalandığımız bir yağmurdan ufak ıslaklıklarla kurtulabiliriz.
Her şey gönlümüzce olsun sabırla okuduğunuz için sevgi ve saygılarımı sunmayı borç bilirim.