‘’Biliyordum seni burda bulacağımı’’
‘’Ne güzel’’
‘’Yine Sarhoş musun sen?’’
‘’Eh işte biraz, mezar taşının arkasına bakarsan anlarsın’’
‘’Oha! Ne vardı bu kadar içecek!’’
‘’Ne yoktu ?’’
‘’Hiçbir şey’’
‘’O zaman çok şey var demektir’’
‘’Seni anlayamıyorum Hakan, hep burdasın, hep içiyorsun, hep anlaşılmaz sözler ediyorsun’’
‘’O beni anlıyor’’
‘’O kim Hakan, o kim! Yıllardır seninleyim ama hiç konuşmuyorsun onun hakkında. Ne olur artık söyle, kim bu kadın?’’
‘’Çok detaylı bi konu değil. Onun adı Ölüm ve çok fazla yere sahip hayatımda’’
‘’Ölüm diye isim olmaz, adam akıllı anlat şunu’’
‘’Eğer 17’inde ölmüşsen ve geride bıraktığın yığınlarca nefes varsa olur. Hemde çok güzel olur’’
‘’Nasıl öldü?’’
‘’Çok güzel öldü. Bir ölüm ancak bu kadar yakışır birine. Ancak bu kadar kıskandırır yaşayanları. Bir melek, ancak bu kadar güzel intihar eder. Bakmaya kıyamadığın o gözler ancak bu kadar güzel söner. Kalp atışlarını bir mil öteden duyduğun kişi ancak nu kadar gömülebilir sessizliğe. Bir metre toprak ancak bu kadar güzel kapatır yaşanamamışlıkları. Ve sen ancak bu kadar güzel bir ölümün arkasından boğulabilirsin böyle’’
‘’Seni anlıyorum Hakan, acı çekiyorsun, ama sende beni anla, seni seviyorum ve gitmeni istemiyorum’’
‘’Hayır anlamıyorsun! Hiç biriniz anlamadınız! Yanıma gelip dinlediniz beni, sonra vazgeçtiniz. El salladınız hep arkamdan, birinizde tutup kolumdan çekmedi, ‘Bak, bende ölüyorum senin gibi’ demedi. Siz yaşayanlardan alacağım bir şey kalmadı benim Nihal. Anlıyor musun? Kalmadı. Hayata olan kanama borcumu ödedim ben. Kirpiklerimden süzülecek tek damla yaş kalmadı, yada refüjlerden koparacağım tek bir çiçek’’
‘’Korkutuyorsun beni Hakan’’
‘’Korkacak bir şey yok. Sen nasıl nefes alamadığımı sordun. Bende sana nasıl boğulduğumu anlatıyorum hepsi bu. Sana bi zararım dokunmaz’’
‘’Bana değil, kendine zarar vermenden korkuyorum’’
‘’O konuda geç kaldın Nihal. Ben bu dünyada ki herkesten çok zarar verdim kendime. Çünkü kendime olan nefretim hiç bitmedi. Bir insan aynaya baktığından kendi yansımasını görür ya hani, işte ben sadece yıkılan umutları görüyorum’’
‘’Peki ben o umutları tekrar diriltemez miyim?’’
‘’Diriltebilirsin’’
‘’Nasıl!?’’
‘’Beni buraya gömerek..!’’