Eylül’de terk eden sevgili gibi hüzünlü,
Haziran ayı kadar sıcak yürekli,
Ağustos’ta yağan yağmur kadar şaşırtıcıdır, babam…
Bu adamın ayak izini yüreğimde taşırım.
Sözleri parmağımda yüzük.
Ben bu yollarda hasretinle dolaşırım.
Seninle yaşadığım günlere bir yazı akıtırım.
Gözlerim yaşlanır seni düşününce.
Çocukluk yıllarımda elimi tuttuğun ellerin,
Kulağıma fısıldadığın sözlerin,
Kızdığın zaman ki sesin,
Sevdiğin zaman ki şefkatin,
Herşeyi ile bu adam benim babam.
Ne yüzyılın kahramanı ne de bir bilim adamı
Ama ben hep aynı şarkıyı söyledim
Ben babamı çok sevdim…
6 comments
Öncelikle merhaba.
Bu şiir için de sana teşekkür ederim. Ben babamı yaklaşık 5 ay önce kaybettim ve bugün onun 46. yaş günü. Yazdığın şiirin bugüne denk gelmesi acı tesadüf. Her neyse beğendim, tekrar teşekkür ederim. Kalemine sağlık.
Allah rahmet eylesin kardeşim.Yorumunuz içinde teşekkürler.
Rica ederim, ne demek.
Bu acıyı iyi bilirim.Babam beni Neşet Ertaş’ın türküleriyle büyüttü.Birgün babama neden hep Neşet Ertaş’ın parçalarını çalıyoruz dediğimde bana aynen şöyle dedi.”Oğlum bu adamı dinle,dinle ki ben yokken şu yaşadığın dünyaya nemli gözlerle bak çünkü gözler kalbin aynasıdır.İnsan olmaya burdan başlarsın.”Ben o zamanlar babamın ne dediğini anlayamamıştım şimdi daha iyi anlıyorum nemli gözlerle yazıyorum yaşadığım şu hayatı,babamı nemli gözlerle düşünüyorum çünkü o kalbimde,gözler gerçektende kalbin aynasıdır babam.
Ne yüzyılın kahramanı ne de bir bilim adamı
Ama ben hep aynı şarkıyı söyledim
Ben babamı çok sevdim…
Ender rastlanan asktan farkli bir konuda yazilan guzel bi siir tebrik ederim
Her babanın illa kıyıda kuytuda bir güzelliği mutlaka saklıdır.. Ve o küçücük ayrıntı bile ona hasretlenmeye ve onu yada yeter kimileri için.. Babalar özeldir… Ve ben babasına aşık bir zavallı olduğumu itiraf etmeliyim…