Adım adım, basamak basamak Babil Kulesi’nin izini süreceğimiz bu yazıyı daha detaylı ve bilimsel bir makale veya hayali kurgularla süslü bir roman şeklinde hazırlamak isterdim ama durumum yok! Çok fazla tarihi, dini olaylara girmeden ve detaylara takılmadan Babil Kulesi’ni beraber keşfedeceğiz.
Babil Kulesi ile ilgili birçok efsane ve hikâye bulunmakta fakat benim amacım bunları tekrar etmek değil, kulenin neye benzediğini ve tam olarak nerede bulunabileceğini hızlıca incelemektir.
Babil İmparatorluğu kısaca, ismini başkenti Babil şehrinden alan; Mezopotamya’da MÖ 18 ila 6. yüzyıllar arasında 2 ayrı dönemde varlığını sürdürmüş; Sami, Akad ve Sümer kültürlerini taşımış bir medeniyettir. Aşağıda Babil İmparatorluğu’nun yayılım haritasını gösteren bağlantı paylaşılmıştır. (Diğer resim ve fotoğraflar da link olarak ilgili paragrafın altında yer almaktadır. Linki tıkladığınızda küçük bir pencerede resmi görebilirsiniz.)
Babil kelime olarak Akadca “Tanrı’nın Kapısı” demektir. İbranice “bavel” kelimesi “kafasını karıştırmak, yanıltmak” anlamına geldiğinden ve Babil Kulesi ile ilgili anlatılanların en temel kaynağı Tevrat (Hristiyanlara göre Eski Ahit) olduğundan bu yönde bir kabul vardır. Hatta Tevrat’ın Yaratılış (Genesis) başlığının 11. bölümünde şöyle denilmektedir:
“Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler. Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.” Rab insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. “Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi, “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” Böylece Rab onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü Rab bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.”
MÖ 484 yılında Halikarnassos’ta yani Bodrum’da doğan ünlü tarihçi Heredot ise, Babil Kulesi’ni şu şekilde tasvir etmiştir: “Bu kutsal yerin ortasında, bir stadyum genişliğinde ve bir stadyum uzunluğunda (Antik Yunan kültüründe bir stadyum 180-200 metre uzunluğa karşılık gelmektedir), sağlam görünen bir kule yapılmıştır. Bundan daha yukarıda bir tane daha vardır; bu ikinciden sonra, aynı biçimde bir üçüncü ve böyle böyle sekizinciye kadar, hepsi üst üste kurulmuş sekiz kuledir. Üzerine, dıştan sarmalı olarak, bütün kuleleri dolanan bir merdivenle çıkılır. Çıkışta, aşağı yukarı yarı yolda bir sahanlık ve oturup dinlenmek için yerler vardır; ziyaretçiler burada oturup mola verirler. Sonuncu kulenin tepesinde büyük bir tapınak yükselir.”
Peki ünlü resimlerde Babil Kulesi nasıl yer almıştır? Onlardan birkaç örnek aşağıdaki linklerdedir.
https://media.swncdn.com/cms/BST/30154-babel.800w.tn.jpg
Şimdi bu resimlerin en çok benzediği kulenin resmine bakalım.
https://cdn.britannica.com/88/80588-050-8D944BFE/Leaning-Tower-of-Pisa-Italy.jpg
Evet, Pisa Kulesi! İtalya’nın Pisa şehrinde bulunan, 1173 yılında tamamlanan kule, hem estetik yapısı hem de popülerliği ile ilham kaynağı olmuş, o dönemde veya daha sonraki yıllarda Babil Kulesi çizecek ressamların örnek figürü haline gelmiştir.
Gerçekte de Babil Kulesi, Pisa Kulesi’ne mi benziyor? Eğer Wikipedia’daki “Tower of Babel” maddesine bakabilirseniz orada “Etemenanki, the ziggurat at Babylon” yani “Babil’in zigguratı Etemenanki” başlıklı bir bölüm göreceksiniz. Ziggurat örneklerine bakalım.
http://www.ancientpages.com/wp-content/uploads/2017/05/choghazanbil.jpg
Akadca kökenli olan ziggurat, Antik Mezopotamya vadisinde ve İran’da bulunan piramitlere benzeyen tapınak kulesidir. MÖ 4000’li yıllara uzanan geçmişi ve güneşte pişirilmiş tuğlalardan oluşması ile bölgenin dini mimarisinin en önemli yapılarındandır. Yapılan incelemelere göre Etemenanki yani Sümerce “Dünya ve Cennet’in Temel Tapınağı” zigguratının, 90 metre kenarları olan kare tabanlı, yine 90 metre yüksekliğinde, yedi katlı ve Tanrı Marduk’a ithafen yapıldığı keşfedilmiştir.
https://a.imge.to/2019/07/15/FJa0Z.jpg
https://i.pinimg.com/originals/ba/21/4e/ba214e7db49788ee4448a730f61cf8da.jpg
Birçok kaynakta Etemenanki Zigguratı’nın Babil Kulesi’nin ta kendisi olduğu belirtilmektedir. Bu kabul, bugüne kadar yapılmış çoğu dini içerikli tasvir, hikaye, resim ve yazıyla çelişmektedir. Fakat bu noktada bir karar vermek zorundayız; ya burada durup bu kabulü görmezden geleceğiz ya da yolumuza mantık ve bilim ışığında devam edeceğiz. Burada ayrılan arkadaşlara mutluluklar diliyor, diğer arkadaşlarımla yolculuğa devam ediyorum. Peki bu kule veya zigguratın tam konumu neresi olabilir? Şimdi Babil’in imparatorluk dönemi haritasına bakalım.
https://www.livius.org/site/assets/files/1323/babylon_map.gif
Yukarıda haritada Etemenanki Zigguratı’nın Fırat Nehri’ne çok yakın bulunduğu görülmektedir. Eğer Google Haritalar’da “Babil Kulesi” diye aratırsanız Irak’ın Babil şehrinin merkezinde ağaçlık, su birikintisi olan kare bir alan göreceksiniz. Fakat işaretli alan ne büyük bir kulenin kalıntılarını taşımaktadır ne de imparatorluk haritası ile uyumludur.
https://a.imge.to/2019/07/14/FNMzx.jpg
https://www.livius.org/site/assets/files/39434/babylon_etemenanki_01_mv.jpg
https://a.imge.to/2019/07/14/FqFXy.jpg
En alttaki geniş açıdan çekilen uydu fotoğrafında en dikkat çeken yapı, Fırat Nehri’nin hemen yanında, sol üstte bulunan ve sarmal bir yol ile ulaşılan “Saddam’s Babylonian Palace” yani Saddam’ın Babil Sarayı’dır. Saddam Hüseyin’in birçok sarayından biri olan bu saray, bir tepenin veya höyüğün üzerinde bulunmaktadır. Höyük, tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe demektir. Şimdi buranın fotoğraflarını inceleyelim.
https://secure.i.telegraph.co.uk/multimedia/archive/00980/palace-basra_980727i.jpg
http://newsimg.bbc.co.uk/media/images/45206000/jpg/_45206462_-19.jpg
http://ichef.bbci.co.uk/wwfeatures/wm/live/624_351/images/live/p0/64/v9/p064v96k.jpg
Höyüklerin oluşması için geniş yerleşim bölgeleri veya Etemenanki zigguratı gibi büyük yapılar gereklidir. Öyleyse bu saray, tuğlalardan yapılmış bir kalıntının üzerinde, Fırat Nehri’nin kenarında, eski haritayla uyumlu bir şekilde, Etemenanki Zigguratı yani Babil Kulesi’nin üzerine inşa edilmiştir! Yani sonuç olarak Babil Kulesi, şu anda 1 dolardan daha az bir ücretle yerli ve yabancı turistin ziyaretine açık olan Saddam’ın Babil’deki Sarayı’nın altındadır! 2018 yılına ait videoda bu sarayın bugünkü halini görebilirsiniz.
24 yıl boyunca iktidarda kalan Saddam Hüseyin, çoğunluğu 1991 yılındaki Körfez Savaşı’ndan sonra olmak üzere; kendisi, ailesi, parti yetkilileri ve diğer yakınlarının kullanımı için 80’den fazla saray yaptırmıştır. Çoğunluğunda altın süslemelerin kullanıldığı görkemli ve lüks bu mimari örnekleriyle Saddam herkesten özel, güçlü lider imajını pekiştiriyordu. Ta ki 2003 yılındaki ABD işgaline kadar! Saddam, 30 Aralık 2006 tarihinde, Kurban Bayramı’nın ilk gününde asılarak idam edilmiştir. Geride kalan onlarca saray ise işgal edilmiş ve yağmalanmıştır.
https://4.bp.blogspot.com/-sKMkYOEj5uw/UefN6LhFcWI/AAAAAAAAD6M/A3aDM8s4Dyk/s1600/17.jpg
https://2.bp.blogspot.com/-Yll0P9yqbPc/UefN6Rk6LpI/AAAAAAAAD6c/-GMPrlqnAIY/s1600/19.jpg