Elini tuttular senin,
Öptüler seni sonra,
Çok öptüler…
Katlandım, kırık dikenlerin etim de oynayışına
Sevmek böyle şeylere de katlanmakmış
Bu anlayışa da katlandım
bütün bu irin ve kan tarlalarının içinde,
karnımın sonsuz boşluğumda,
Kendini boyuna, durmadan
Göğe doğru doğrultan
Başı dik, boynu uzun bir çiçekti yokluğun
gri küller tükürdüğüm bu tılsımlı Akşamlar da
Üşüyen yerlerine Düşen Işığı olmak vardı gecenin
Belde belde dolaştım…
Tüm bucaklar ve köprü altları
limanlar Hatta
ormanlar, ağaç kovukları
Yoktun,
Bulunmuyordun
ne izinden bir haber vardı
Ne kokundan bir kalıntı, gördüğüm çiçeklere Bıraktığın
İçine Dönüyor bir vakit sonra insan
Uzunca bir vakit sonunda,
Kendi İçine
Kendimde bulmak varmış
Seni,
Seni bulmak için hangi taşın Altını okşasam içindeymişsin asıl
Nasıl yaşanır bu bilinçle ?
Bil ki, ben bildim bu bilinci
Ama bilmek sana düşseydi
Düşseydi, aklının çatına bir bilmek
biliyorum, yine Dünya bir yana dururdu
Sen bir yana,
Ve Ben, yine ayrı bir yanına,
senin ve Dünya’nın.
yusuf sinan