Güzelim, nazlım söz uçar yazı kalır. Sana yazmak. “Sana Seni Yazmak”.(Nasıl olacaksa?) Artık sen 7 yaşındasın ve sen büyüdüğünde sana bırakabileceğim en büyük miras okuyup annem seni çok seviyorum beni hiç bırakmasaydın keşke, hep yanımda olsaydın biraz tebessüm, biraz buruk gözlerinden damla damla yaşlarla okuyacağın satırlar bırakıyorum. Bu gece hiç uyumadım çünkü benim minik “KRALİÇEMİN” bugün DOĞUM GÜNÜ… 18.08.2010… 15 : 34 bir ramazan ayı hava o kadar sıcak ki nefesi alabilene aşk olsun… O zamanlar iyiydim ben çok minik bir kız çocuğu aman Allah’ım nasıl nazlı nasıl tatlı süt kokulu mis amber…
Sana yazmaya başladığım şu dakikalarda pek sevdiğim bir şarkıyı dinliyorum. Yine sezen…
“Bütün bu çektiğimiz O ZORLU HAYAT SINANMASINDAN
Bütün bu yaşananlardan
Öğrendiğim bir şey varsa yarabbim dağına göre kar veriyor
Sen, tüm masumiyetiyle gözlerine bakmaya kıyamadığım o uçurum günlerimde hastalıkla mücadele ettiğimde gözümün içine bakan anneşim sen bugün çok iyisin çok güzelsin dediğinde 3 yaşındaydın!!! ( inanmayacaksınız ama evet 3 yaşındaydı) Yatakta saatlerce benim uyanabilmemi ağlamadan aç bekleyen, gözümü anca açabildiğimde öğlen saati 12 yi vururdu çoğu zaman. EYVAH!!! Ecem aç kaldı ilaçlardan uyanamadım yine derken, bir bakarım ki anneşim “uyu“ sen ben mutfakta ekmek buydum, koynunda çıtır çıtır ettirerek yiyoyum doydum ki ben, diyen kendi küçük ama yüreği kocaman yavrum… Of çok ağır geldi geçmişin bu anını hatırlamak işte…. Sızladı mı içim evet hem de en derininden.
Seni seviyorum…
Sevgili kızım, güzel arkadaşım.
Velhasıl benim güzel meleğim ruhu delidir annenin. Senin doğumuna dek ne kadar deli esiyorsa kafamdaki rüzgâr sen doğduktan sonra da hız kesmedi hiç. Senin güçlü, ayaklarının üzerine basan, ne istediğini bilen, gururlu, anlamlı kavgaların ve annen kadar deli rüzgarların kadını olmanı dilerim. Hepsinden önemlisi; kutsal annelik oyununa gelmemeni isterim. Duruşun tavrın senin yaşam gücün ve zenginliğin olsun; kimliğinin sebebi, açamadığın kapıların anahtarı, arsızlıkların maskesi değil… Çok uzun yıllar sonra, belki de genç kızlığa adım atığın yıllarda derin duygu yoğunluğu ile tam idrak ederek okuyacağını düşünerek bu satırları hayat kısa yavrucuğum, farzı misal ben olmayacağım belki de hayatında. An biran akar mı yaşlar gözlerimden evet durduramıyorum. Neyse hadi takılma ağlarım ben duygusal kadınım yavrucağım.
Güzel kızım, umarım mutlu bir ömrün olur… Ama biliyorum ki o ömrün bir yerinde bir sebepten dolayı bir daha toplanamayacak kadar dağıldığını düşündüğün anlar olacak…
Başarısızlıklar yapacak sana bunu en çok. Aşkta, sokakta, seçimlerinde, işinde yanıldığını fark ettiğinde başarısız hissedeceksin kendini.
Değersiz bulacaksın aynadaki suretini. Nedenlerini arayacaksın yaşadıklarının…
“Bir sebebi olmalı diyeceksin…”
Hiçbir felaket tek başına gelmediği için, üst üste gelen darbeler dağıtacak seni…
Her bir parçanın nerede olduğunu anlayamayacak kadar ağır da geçebilir mutsuzlukların. Ama sakın “bundan daha çok üzülmem” deme… Hayat o kadar çok deneyecek ki seni, her defasında nasıl olup da bunca şaşırabildiğine şaşıracaksın.
Bugün sahip olduğum sağlığımla ağır bedeller ödedim. Buna o vahşi yaşam sevincim de dahil. Hala o kadar sınanmakta ki bazen yorgun düşüp, sana bırakacak kadar mucize kalacak mı içimde diye düşünmekteyim. İşte öyle anlarda, yani “Eyvah ASLI yine mi” dediğim anlarda seni düşünüyorum… Senin varlığın öyle bir toparlıyor ki beni, bütün sıkıntım dağılıyor… Yaşam gücü oluyorsun bana… Biliyorum benden duymaya alışık olmadığın kadar karanlık bu satırlarım ve tuşa vurduğum bütün kelimelerim. Ama karanlığın içindeki ışıktı aradığımız, bu yüzden yürüdük hayatın üzerine inadına… Sen doğduğundan beri yaşam olağanüstü bir kitap gibi zaten varlığın çok büyük bir mucize. Kitaba da benzetirim ben içinde bulunduğum bu durumu Öyle bir kitap ki son yaptığın şeyleri görmek için sayfaları sabırsızlıkla çevirmeden edemiyorsun yavrum. En çok hangi bölümden hoşlandığımı bilmiyorum. Sessiz bölümlerden mi, yoksa en dramatik sahnelerden mi? Sürükleyici bir kitap tek hissedebildiğim bu…
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde, kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, tarifsiz duygular küçücüğüm. Hadi meleğim ben yavaştan kaçayım gece saat 04:00 vurmakta… Rabbim seni ve senin gibi bütün çocukları kötülüklerden, kazalardan, belalardan, hastalıklardan korusun ve sağlıklı bir ömür, hayırlı yazılar, kaderler nasip etsin. Hiçbir anneye çocuğunun acısını yaşatmasın ve hiçbir kadını annelik duygusundan yoksun bırakmasın.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN KRALİÇEM BİRİCİĞİMİZ
SENİ ÇOK SEVİYORUZ ( A_M_S) 18.08.2016 SAAT 04: 36