Durup baktı sadece, kapı sesine. Durmakta gelmiyordu içinden, ne de olsa yetişmesi gereken bir toplantı, bir buluşma veya bir davet olmalıydı. Koşusturan insanlar, yoksa niye görmezdi o çerçeveyi. Diye gecirdi içinden. O yine de durdu. Bekletti her şeyi. Hayatında bir kahve molası zamanı vermesi gerekseydi; sanırım yine bu anı seçerdi. Doğru yaptığına düşünerek, tedirgin bir şekilde içeri addım attı. Şaşırmıştı bu girişken isteğine ve olan olmuştu. İçerideydi artık, sahaftan içeri girmesi farklı bir dünya hissi oluşturacağına hiç tahmin etmemişti. Çerçeveye yöneldi.. onu çeken çerçeveyi odaklanmak bu kadar nasıl çekici gelmişti kendisini bir türlü anlam veremedi. Bir sesin duvarda yankılanmasıyla kendine gelmesi bir oldu..
- Konuşamayan biri bıraktı onu…
- Yani neden bıraktığını söylemedi mi?
- Hayır söylemedi..
- Siz de sormadınız yani?
- Sordum tabii ki diyerek diretti sözlerini… dedim ya dilsizdi, ben de öylece bir köşeye bıraktım.. seyretmekte her yeri.. sessizce
Şöyle bir göz gezdirdi etrafı. Hep önündeki kitaplardan başlardı etrafı seyretmeyi, filmlerden öğrenmişti bunu da. İlk tecrübesi bunu öğütlüyordu her zaman, gülümsemesi kaçan kadın sandalyesine oturarak önündeki bulmacanın çözümlerini bakarak çözüyordu. Sanırım zor geldiğini düşünerek, düşünme gereksinimi hissetti.
Çerçeve niye bırakılırdı ki bir sahafa. Yabancıya emanet edilecek kadar önemli mi görüyordu orayı. Değerini bilen birinin çıkacağını düşündüğünden midir buraya gelmesi. Bir türlü aklındaki soruları çözüm bulamıyordu, belki de bulmak istemedi. Artık çıkması gerekti oradan, ne de olsa her insan gibi işleri olmalıydı…
- ‘’iyi günler dilerim’’ diyerek, kadınla göz göze geldi
- Çerçeveyi alabilirsin evlat. Bunun için geldiğin anlaşışıyor.
- Nereden anladınız bunu? Diyerek atıldı hemen, suçunu inkar eden bir çocuk gibi.
- ‘’Tuttuğun kitabı hiç açmamandan evlat’’ diyerek tebessüm etti.
Çok sevinmişti buna aldığı gibi teşekkür etmeden kapıdan çıkması ve uzaklaşması bir oldu. İçinde bir koşma isteği belirdi anlamsızca, hiç anlam veremedi buna, böyle olması bir vücut refleksinden öteye geçen bir şeye benziyordu. Koşmaya başladı, her hızlı adımında düşünceleri de koşuyordu onunla, hiç de durmaya niyeti yoktu düşüncelerin ve kendisinin de.. Akşam olmak üzereydi hemen eve gitmeliydi yoksa annesi nerde kaldığını açıklamak için yalan atmak zorunda hissedecekti. Koca bir vaktini bir eski kitap sahafında geçirdiğini inanacak çok az kişi vardı hayatında. Bu düşüncelerle çırpınırken eve gelmişti bile, ayağına taşa vurmasının etkisiyle içinden küfür etmek geldiyse de kendini tumuştu.. Ne de olsa bugün onun için güzel geçmişti. Hızlı adımlarla merdivenleri nasıl çıktığını bir türlü anlamadan odasına geçti ve kendisini tozlu çerçeveyle göz göze buldu…
Sahibini bulmalıyım bu çerçevenin diyerek yatağına uzandı ve elindeki mavi çerçeveyi sarılarak kitabının arasına, ayraç misali koyarak, uykuya daldı…
Devam edecek…
İbrahim Demiröz ‖ Sahafta dans eden tozlu mavi çerçeve