“Gerçek şu ki, sigarayı bırakmak kolaydır. Peki kan kokusu alan birinin cinayet işlemesi? Cinayet işlemek ise bir tutkudur. Tıpkı su içmek gibi. İnsanlar suya ihtiyaç duyarlar, çok susayıp içtiklerinde hoşlanırlar, fakat bilmezler ki içmediklerinde hoşlanmayacakları şeyler yaşayacaklar, ölüm gibi. Eleştiriye açık aslında, değil mi? Toplumsal konuları ele alıyor, fakat yazmıyorum. Her şey eleştiriye açıktır. Peki katile o hazzı veren nedir? Katil olmasıdır. Katil olması için b…ir olgu ve düşünce gerekli değil midir peki genç adam? Katilin yaşaması gereken bir olgu, ve düşüncesi gereklidir. Katil olmak için öldürmek yeterlidir. Zeki bir katil olmak için ise, olgu ve düşünce gereklidir. Peki öldürmeden katil olunabilir mi? Hayır. Bir bedeni öldürmeden katil olunabilir, fakat öldürmeden katil olunamaz. Çelişkili mi? Bir insanın yaşama umudunu çalarak da katil olabilir miyiz? İlla ki kan çıkması gerekmez, değil mi? Hayır, bir insanın yaşama umudunu çalarak değil, “öldürerek” katil olabilirsin. Çalarak hırsız olursun, öldürerek katil. İlla bir maddiyat ya da kan gerekli değildir bunlar için. İç dünyadaki yansımaları mı yazmışsın? Ciddi olamazsın! Kendi karanlığını anlatmışsın, değil mi? Belki aydınlıklarımı bulmaya çalışmışımdır. Aslında herkesin sorunu bu. Çok kişiye “bu benim” dedirtecek sözlere sahibim. Bir şarkı, bir şiir, biz söz neden sevilir? Belki de ifade edilemeyen yanların sahibidir. Belki de insan kendini satırlarda ya da birkaç tınıda bulduğu için vazgeçilmez kılar bir şarkıyı ve bir kitabı. Belki yanından geçen bir yabancının parfümü, seni sana bulduran değil kaybettiren olduğu için vazgeçilmezdir. Belki bir Karaköy fahişesi için parfüm neyse, katil için de kan odur. Kim bilir?”