Soru sormak bir konuyu en iyi anlama tekniğidir. En iyi soruyu soran kişi kimdir diye bir soru sorulsa herhalde cevabı çocuklardır olurdu. İsterseniz bu yazıya da birkaç soruyla başlayalım.
Çocuk kime denir? Çocukluk nedir? Çocuktan başka kimler çocukluk edebilir? Ebeveyn ne söyler, çocuk ne anlar ve gerçekte ne anlaşılmalıdır?
Çocuk, anne karnından başlayıp ergenlik çağına kadar geçen süre içerisinde yani 0-18 yaş arasında büyüme ve gelişme gösteren kişidir. Bu dönem içerisinde elleriyle yaptıkları, zihniyle düşünüp bastırdıkları, diliyle söyleyip unutmaya çalıştıkları kısaca süresi belli fakat süreci bir hayli çalkantılı bir bölümünü anlatır çocukluk dediğimiz dönem. Aynı zamanda dilsel kullanımı açısından çocukluk tabiri, beceriksizlik veya sakarlıkla da ilintilidir. Bundan mütevellit yetişkin bir bireye dahi çocukluk yapma denilebilir.
Çocuğu ve çocukluğu tanımladığımıza göre artık yetişkin olana yani ebeveyne geçebiliriz. Bilindiği gibi her çocuk özel her çocuk farklıdır. Gerek öğrenme becerileri gerekse kişilik özellikleri açısından. Büyük bir kısmını genetik açıdan getirdikleri bu özelliklerin yine bir kısmını da dünyaya geldikten sonra kazanırlar. Bu kazanç kimi zaman doğru özellikler geliştirirken, kimi zaman da yanlış ve problemli davranışlar oluştururlar. Bu yanlışın çok küçük bir bölümü çocuktan, ki bu doğuştan getirdikleri bazı özellikler düşünülerek yazılmış bir cümledir. Neredeyse tamamına yakını içine doğmuş olduğu çevre ve bakım sağlayıcılar yüzünden oluşur.
Gelin bu bakım sağlayıcılar yani ebeveynler işin içine girdiğinde neler oluyor, davranışları ve söyledikleri gerçekte çocuklarda nelere sebep oluyor bir bakalım. Bunu yaparken de bir taraftan teknik ve kuramları da anlamaya çalışalım.
Cümle 1. Bunu sana tekrar tekrar söylemekten usandım. Ödevlerini bitirene kadar artık sana çikolata yok. Edimsel koşullanmaya aday bir cümle. Bu tümceyi söyleyen anne ya da baba hangisi olursa olsun çocukta ki etki olumsuz bir pekiştirmeye neden olacaktır. Nedir bu edimsel koşullanma ve olumsuz pekiştirme; Davranışçı ruh bilimci B.F. Skinner’ın yapmış olduğu bir dizi deneye dayanan yapılandırılmış bir ödül ceza metodu olan Edimsel koşullanma bir dizi uyarıcı yardımıyla istenilen davranışın yerine getirilmesi ya da getirilmemesi, olumsuz pekiştirme ise istenmeyen davranışın azalması için mevcut ortamda olanakların kısıtlanmasıdır diye açıklayabiliriz.
Cümle 2. Ben eve geldiğimde ödevlerinin başında olacaksın ve Tv’yi kapattığımda yatağında olacaksın. Yoksa.. Madem koşullanma hakkında konuşuyoruz. O zaman bu cümle de Klasik koşullanmaya bir örnek olsun. Klasik koşullanma hani şu meşhur yemek verildiğinde zile basılan, sonrasında bu duruma alışan köpeklerin yemek vermeden de zile basıldığında salyalarının aktığı ve adına Pavlov’un köpekleri denen deney. Eğer ortamda mevcut bir olanak yoksa belirli doğal koşulların ve bir takım sözel uyaranların yardımıyla tekrarlı alışkanlıklar oluşturmak mümkün gibi görünmekte.
Cümle 3. Bu çocuk son günlerde neden böyle sessizleşip suskunlaştı bilmiyorum.
1970’’li yıllarda Amerikalı psikolog Martin Saligman tarafından ortaya atılmış bir fenomen olan Öğrenilmiş çaresizlik yine tıpkı Pavlov gibi köpekler üzerinde yaptığı bir dizi deneyle keşfettiği bir teoridir. Bir kafese koyduğu ki hiç tasvip edilmeyecek bir durumda şoka maruz bırakılarak kafesten çıkmalarını ancak kapısının kapalı olması sebebiyle köpeklerin her denemesinde elektrik şokuna maruz kalmaları ve deneyin ikinci kısmı olan kapısı açık kafesten çıkmak istemediklerini görmüş ve böylece normalde yapılması gereken davranışın pasivize edildiğini istendik davranışın gerçekleşmesinin boşuna olduğunu görmüştür. Cümle 3’un cevabı çocuğun önceden iletişim kurmak için bir takım yollar denemesi ama bir türlü yeterli dönütü alamamış olması sonucu, çabalamanın gereksiz olduğu fikrine sahip olması olmasın sakın!
Gelin bir de bazı ebeveynlerin çocuklarına söylediği cümleleri şiddet acısından ele alalım.
Fiziksel şiddet; Kaçma! Seni elime geçirirsem ben yapacağımı biliyorum.
Sözel şiddet; Sene sonunda karnende bir zayıf göreyim. O zaman görürürsün gerçekte baban/annen kimmiş.
Duygusal şiddet; Her şeyi senin için yapıyorum. Ama sen?
Ekonomik şiddet; Harçlığın konusunda ne konuşmuştuk? Senin yaşındayken benim çiklet alacak param bile yoktu.
Çocuklarımıza olan davranışlarımızda belli bazı tutumlarımız da yok değildir hani. Mesela; “Aman, ne hali varsa görsün.” gibi ilgisiz bir tutum, “Kendini hiç sıkma, nasıl olursa daha çok gideceksin okula” gibi sınırsız bir tutum ya da “Sana kaç kere çıplak ayakla yere basma dedim diyerek bağırırken, Hımm, demek okul çantanı çöpe atmak istedin. Peki yarın gider yenisini alırız” diyerek gösterilen dengesiz bir tutum.
Çocuklarınıza çocukluk yapmayın. Zira çocukluk küçükken büyütmeye, büyükken küçültmeye çalıştığımız şeylerdir.
Ertan Yavuz
icaforiz_
Kaynakça: 1.https://www.bilgiustam.com/edimsel-kosullanma/
2. http://www.kpsskonu.com/egitim-bilimleri/ogrenme-psikolojisi/klasik-kosullanma/
3.https://www.olaganustukanitlar.com/ogrenilmis-caresizlik-nedir/amp/