Dolu Kâse

DOLU KÂSE                                                    

Öncelikle bizim için yağıyordu o gün yağmur

Yüreğindeki tohumu çatlatmaya

Salmaya köklerini derinlerine toprağın

Emmeye ne varsa topraktan tohumun

Dallara, yapraklara, çiçeklere

Açılması doğaya

Sonsuz Ağacı.

Yüreğinin, sevgili kardeşim bir zaman

Kıpırtısını duyduğum ta derinden

Çırpınırken yine alabildiğine sıcak

Daha dün başlamış gibi atılgan yine

Çalışkan, kararlı ve azimli

Uzatıp elini tutacakmış gibi tanrıyı hani

Bağrına basacakmış gibi evreni

Ufka dikili göz yine nerede?

Dolu, dolgun, dopdolu keselerin – kâselerin

Saçıverecek, saçmaya başlayacak gibi

Ümidi, sevgiyi, ışığı, fedakarlığı ve bilgeliği…

Erkan Yazargan

15 Ocak 2014

TOKAT

“SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN

EK AÇIKLAMA:

                     Burada bir meydan okuma vardır. Yüzyıllar boyu hor görülüp dışlanan Alevi – Bektaşi kültüründen küçücük bir parça olan “Dolu Kâse” şiiri içinde geçmişten geleceğe ve önemlisi yaşanılana derin bir vurgu yatmaktadır. İnsan yaşantılarının kesişme noktalarında mucize türünden olaylar olur fakat dikkat edilip üzerinde derin düşünülmezse ne farkına varılır ne de anlaşılabilir. Dingin bir zihin ile önce kendimize daha sonra çevremize dikkat kesildiğimizde her an bu mucizelere şahit olabiliriz. Kültürün zenginliği ile ilgili burada söylenmesi gereken; yüzyılları aşan, aşarken de akla durgunluk veren badireler atlatan, nineden toruna, babadan oğla, öğretmenden öğrencisine, doğadan insana, insandan doğaya sonsuza kadar çeşitli bir etkileşim ve yaratımdır olup biten.

                     İkinci meydan okuma Türk Dili’nin binlerce yılla mükemmelliğe ulaşmada gösterdiği beceridir. Günümüz dünyasında konuşulan binlerce dil arasından ilk beş dilden birisi de bizim annelerimizden, öğretmenlerimizden öğrendiğimiz bana göre kutsal – mucize dilimizdir. Dolayısıyla onu bu güne taşıyan ozanlarımıza, şairlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. 

                     Birileri çıkıp “Türk diye bir ırk yoktur” “Türk bayrağı faşizmin sembolüdür” gibi ne kadar zırvalarsa zırvalasınlar bu yüce kültür günümüze kadar nasıl gelmişse bundan sonrada, daha güçlenerek ve yaygınlaşarak gidecektir. Kutsal bayrağımızla ilgi de birkaç kelime yazarak bitirmek istiyorum. Şimdiye kadar onun hakkında ne şiirler, ne yazılar, ne farklı eserler verilmiş olsa da bizim  bayrakta gördüğümüz: “Kırmızısı İmam Hüseyin’in adalet için akan kutsal kanının rengi, hilali İmam Ali’nin kendisi, yıldızı da mutlaka parlayacak olan İmam Mehdi’nin adaletidir.”

Bundan sonra çevremize lütfen biraz daha dikkatli bakalım. 

Dikkat edersek her an dönüp duran mucizelere tanık olacağız.

Saygılarımla

Erkan Yazargan

yorumların tümünü görmek isteyen genç arkadaşlar için:https://www.facebook.com/notes/erkan-yazarkan/dolu-k%C3%A2se/798489116835211