Dükkânın önüne koydukları sandalyelerde oturmuş, ülkenin gidişatı hakkında pek de iç açıcı olmayan tahminler üzerine konuşuyorlar. Sabahın sakin saatleriydi henüz. Bu saatte konuşulacak başka konu mu bulamadılar, gerçi bu saatte niye konuşurlar ki? Her gün aynı sahne.. Akşam haberlerini pür dikkat dinleyip, ertesi gün sabahtan akşama kadar evirip çevirip aynı pencereden yorumlamak.. Hemen her yetişkin erkek bunu adeta kutsal bir görev sayıyor olmalı, diye geçirdi içinden. Gözleri karşıya geçmek için ışığın yanmasını bekleyen küçük bir çocuğa takıldı. Omuzundaki çantada her ne varsa zayıf, sıska bedenini ağırlığıyla eziyordu adeta. Işığın yanmasıyla çantasını iki omuzundan kavrayarak koşar adımlarla geçti karşıya. Kısa bir süreliğine göz göze geldiler, çocuk otobüslerin geldiği yöne kafasını çevirip, yaşından beklenmeyecek ciddi bir tavırla beklemeye koyuldu. Masum bakışlı ciddi tavırlarından hemen hoşlanmıştı. O an kardeşi geldi aklına. Ağır sırt çantasıyla okula gidişi geçti gözlerinin önünden. Nasıl da zorlanırdı. Görüntüsü o kadar masumdu ki ve bir o kadar da komik. Duraktakiler yanlış anlamasın diye gülümserken kafasını eğdi. O sırada liseli olduklarını düşündüğü iki genç kızın konuşması çekti dikkatini. Hemen yanında konuşmaları onları duymak için fazladan bir zahmete girmeye gerek bırakmıyordu. Kızlardan uzun saçlı olanda karşısındakini sakinleştirmeye çalışanların takındığı bir tavır göze çarpıyordu. Öteki kısa saçlı, hafif tombul kızın ise zoraki gülümseme çabası yüzündeki nefreti perdelemeye çalışır gibiydi. İki kızın da ses tonları gittikçe artıyordu. Mevzuyu anlayamamıştı fakat konuşmaları gittikçe daha kızgın bir hal alıyordu. Kısa saçlı olan “O o.. bütün okula rezil etmezsem, ben de Nihal değilim” dedi. Fesat, kısa ve sert kelimelerle. Bunu öyle sesli söyledi ki duraktakiler başlarını çevirip baktılar. Sanki az önceki çirkin kelimeleri kendi söylemişçesine utanarak, kızlardan biri iki adım kadar uzaklaştı. Gözünü kırpmadan otobüslerin geldiği yöne baktı. Birbirlerinin yanında kendini rahatsız hisseden insanların can sıkıcı sessizliğini hissetti içinde. Telefonu çıkarıp saate baktı. Neredeyse yarım saattir bekliyordu. Duraktaki kalabalık gittikçe artmış, içini otobüste yine sıkışarak gidecek olmanın kasveti sarmıştı. Her gün birbirinin aynısı olduğu halde bu duruma neden hala alışmış olamadığını sordu kendine. Verecek bir cevabı yoktu. Bu tür sıradan şeyleri kafasına takan biri değildi fakat nedense bu sabah bir gerginlik vardı üzerinde. Bunu daha yataktan çıkmamışken hissetmişti. Bugün dükkânda tam gün çalışacaktı. Belki de gerginliğinin sebebi bu yüzdendir, diye düşündüğü esnada otobüs gelmiş insanlar teker teker binmeye başlamışlardı.
Fotoğraf:-karakalem-imgeseller-cocuk-cizimleri.html
1 comment
Her gün birbirinin aynısıydı ve hala alışamamıştı.. Evet..Aynada kendimi gördüm bir an.