Bir ege düşün ; Şirinceden esen rüzgara karışan şarap kokusunu. Güneşin denize ayrı , kumsala ayrı , insanın tenine farklı çarptığı bir Ege düşün. Gözünün ferini söndürmeyen ışıl ışıl sokak seslerinin kulaklarına doluşunu , müziğin ritminin yüreğini tutuşunu ve buna benzer insanın aradığı her ne varsa hayata dair öyle bir yerdeyim. Hoş buluyorum.
Yıldızların nazar değmesin diye , kendini sakladığı geceler var burada Eflatun. Tüm şehir sana bürünmüş adeta. Anlatamadığım bir mavi alıyor beni benden sen yansıyınca , anlatamıyorum… Anlatamamak ne zor Eflatun. Dizememek kelimeleri ardı ardına. Saat dünkü bu vakit ama ben eski ben değilim Eflatun. Uykuları unutturuyor burası insana. Burası ve buraya dair ne varsa hafızama üflüyor. Anlatamıyorum… Sanki Yunus Emre ile aynı dertten müzdaribim.