Anlıyorum. Bir lanetmişçesine, Tanrı tarafından bilerek seçilmişçesine. Herkesi ve olup biten her şeyi anlıyorum. İzliyorum,tüm gözler kendi menfaatine olan şeyleri ararken, ben bir an bile göz kırpmadan izliyorum. Onların gözlerini değdirdiği her şeye ben dokunuyorum. Görüyorum, anlatamıyorum. İçimde ki sözcükler çıkmasınlar diye kafamda hapsedilmişcesine. Beni günden güne delirtircesine.
Deniyorum, o kadar başka kelimeler çıkıyor ki ağzımdan sinirleniyorum kendime. İçimde ki o duyguları anlatamaya yeterli mükemmellikte ki kelimeleri bulamıyorum. Bu ruh için Tanrıya isyan ediyorum. Dalıp gidiyorum, anlaşılamamanın o buruk gururu ve iğrenç hüznünü yaşıyorum. Bir şairin dediği gibi ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insan olarak hayatıma devam ediyorum. Gözlerimi kırpmıyorum, konuşurken ruhunuza dokunurcasına bakıyorum sizlere. Donukluğa şahit oluyorum, ruhsuzluğa.
Yaralarınızı saklıyorsunuz derinlerinizde ama ben her birinizin hangi tarafının kanadığını görüyorum. Basmıyorum, tek bir an bile. En kinle dolduğum anda bile. Sizler beni her fırsatta deşmeye çalıştığınız halde… Ellerimi uzatıyorum, her birinize bir ağaç dalı gibi uzanırcasına. Başka yönlere bakıyorsunuz, arayış içinde. Gözlerinize bakıyorum, ruhlarınızı görüyorum. O içiniz de yatan hisleri…
Görmezlikten geldiğiniz her şeye artık tamamen körleşmiş olduğunuzu söylüyorum. Size, sizi söylüyorum. Lanetler duyuyorum. Yo hayır, korkmuyorum. O yakarışlar, benim dualarımı geçemezler,biliyorum.
Dünyada ki herşeyin bir ahenk içinde olduğunu söylediğimde kayıtsız kalışlarınızı umutsuzluk içinde izliyorum. İşte o an gözlerimde canlanan çeşit çeşit kürklü hayvanları, minik renkli kelebekleri, her biri birbirinden farklı kokan çiçekleri, şekil şekil bulutları, rengarenk toprakları, farklı kahkahaları, bakışları düşündükçe bu kayıtsızlık karşısında sizlere olan hayal kırıklığım daha çok artıyor. Yine de umudumun ışıklarını söndürmüyorum, aydınlığı görmek isteyenler olur diye.
Ve ;
Şimdilik son kez söyleyebileceğim; ben nefes alıp verebildiğim, kalbim attığı için değil hayatın büyüsünü hissedebildiğim için yaşıyorum. İnanın benim gibi biri için aksi halde yaşamak imkansız olur. Eğer ki ben bir gün bu içimde yaşattığım dünyamı terkedersem, bilin ki ” ben ” artık yok olmuşumdur.
Dostlarım, bu en samimi itirafımdır sizlere… Anlayabileceğinizi umduğum.