Aynı beden de, kesik iki bileğin kavuşmazlığı.
Ve Ocak yirmi bugün,
Sırrıma bastığım yirmi yedinci kıdem,
Yirmi yedinci mühür…
Cılız bir ikindi güneşiyle,
Kirli bir su birikintisinden
Yüzüme yansıtıyorum bulanık düşlerimi.
Cennet kaygıları ve cehennem tedirginliği üzerine boca edilmiş,
Ve inşaası yamalak bir çocukluk türevi geçmiş.
Sonrası, şuursuz bir boş veriş…
Ama sevmekse delice,
Çatlak bir dudağın büküntüsüne
İklimler kurban edercesine hatta.
Yansımalar ve yansıtılardan ibaret
Tüm dokunuşları dürten ve irkilten,
Ellerin kendi iradesi değil.
Aklım alsa, aklımı alamayacağım bir göçüğün çöküntüsünde unuturdum dünleri.
Geldik ve gidiyoruz klişesin de,
Bir toprağa varış,
bir toprakta kayboluş,
Ve yeniden,
belki aynı,
Belki başka bir suretle can buluş.
Yusuf Sinan
20 Ocak 1988 / yıl yirmiyedi