”fakat yanlışın var Züheyla, dün gece farklıydı..”
sıradan, boka batmış bir Beyoğlu gecesine nasıl anlam yüklerseniz yükleyin özünde orası sadece Beyoğlu’dur.. dikiş tutmaz en azı %45 derecesinde boka batmış fakat bi o kadarda farkındalık sınavından en az 50 tam puan alarak geçmiş insanların sokak aralarında karakterlerinin kesiştiği uğrak noktası işte..
Bildiğimiz Beyoğlu.. Kavgası gürültüsü eksik olmayan Beyoğlu.. şimdi sen bunları okurken konu nerede bana bağlanacak acaba diye düşünürken araya sızması gereken bir kız kavgasına da denk geldim, Ekrem başkan haklı sanırım, İstanbul’da çözülmesi gereken bi taksi problemi var, neyse ki bildiğin üzere konu tatlıya bağlandı, mor saçlı kız ağlayarak yüzüne buz torbası getiren dönercide yemek yedi de taksiye diğer hatun bindi..bence bu bi tesadüf değildi, sen yanlış düşündüğümü ve gerçekten dönercinin kadına yardım etmek niyetinde olduğunu savundun, fakat Abdülhamit’i savunan ben değildim, sanırım sevişecek takatim de kalmamıştı ve senin sarılıp uyumaya niyetin en az benim kadar yoktu, bari döner yiyelim.. yani evet buraya kadar sen haklısın, bildiğin sıradan bir geceydi..
”nasıl bi cesaretti o Züheyla, sahnede sadece erkekler şiir okumaz mıydı?”
çakırkeyflikten bir tık sonrasına bayılıyorum, çünkü kendime zarar veremediğim ve maksimum standartlarda eğlenebildiğim tap nokta orası oluyor, bir de sanat sepet işlerine biraz daha düştüğüm nokta..
Mekan ismi vermeyelim ürün yerleştirmeye girer ve reklam ücreti almak durumunda kalırız, sürekli gittiğim Beyoğlu’nun kalburaltı mekanlarından birine düştüm.. bu detayı vermemdeki amaç da şu, sanat sepetin en fazla konuşulduğu insanların en sıradışı gözüktüğü bi yerdeydim, eğlendiğim sahne sayısı bi elin dört buçuk parmağını geçmez ki buçuğu taksici abiye borçluyum, Bomonti-Taksim arası bayağı eğlendik beraberce, o zaman çakırkeyftim üstelik, bi çokları handikap 1 vererek eve gitmemi isteye bilecekken ben yine bi önceki paragrafta methiyeler düzdüğüm Beyoğlu’na gittim, mekan tanıdık babacım, az biraz da içince atladım sahneye, önce bi güzel Cemal Süreya, üzerine de bir yüksek tondan Attila İlhan okuyuverdim.. alkış işleri kesinlikle insanların sarhoş olmasıyla alakalıydı, yoksa kimsenin şiirden anlayası yoktu gibi bir şey.. dedim ya sıradan bi Beyoğlu işte, mikrofonu uzatır mısın dedin, en ön masada olduğundan mütevellit olacak ki müzisyene sorma gereğinde bulunmadan mikrofonu sana verdim, fon devam ederken bi Nazım Hikmet çok tanıdık geldi, fakat neden gözlerime bu kadar derin baktın ki, sahne tamamen arkandaydı üstelik, yoksa yemin ederim masana oturmazdım..
”ah Züheyla! Mevsim seçiminden sınıfta kaldık desene!”
çok fazla huyum değildir, yazı içinde diologlar harici bi kadını konuşturmam, bu ona karşı saygısızlıktan değil aksine saygıdan ”ve kadın dedi ki” serisini yazarken sadece hayatıma giren ve saygı duyduğum kadınları yazıyorum, okuyan bilir zaten, fakat bu monolog bana ait geçmeyecek aksine, bana söylenmiş olacak, gece boyunca telefonuma ufak tefek notlar alırken arasına sıkışmış, buyursunlar ”Züheyla”
Bi defa benim ismim Züheyla değil, onu nereden çıkardığını sormayacağım bu benim de çok sevdiğim bi şiir.. Fakat şöyle bir şey var gözlerine bakarak şiir okumam seçtiğin şairlerle alakalı, Necip Fazıl okusaydın gözlerine bakar mıydım sanıyorsun, dur açma ağzını ”Kaldırımlar” hariç diyeceksin biliyorum ancak bir şiirle seni tanıyamayacağım ortada, o yüzden dikkatimi çekmezdin. Eğer mevsimlerden mayıs ya da eylül olsaydı bi bakabilirdik, şairler parkına inerdik mesela ama Nişantaşı yokuşunu kullanarak, üstelik yürüyerek, araba ya da taksi kullanacak değiliz, onca dize heba edilmemeli E-5 karayollarında, ya da Maçka parkına vardığımız sırada bi nefes verirdik doğaya, biliyorsun ki artık yaz-kış saat uygulaması yok bir de üzerine dediğim mevsimlerde 1 saat sonra hava aydınlanır gibi oluyor, şimdinin tam tersi yani. Sen şimdi merak edersin, bu monolog nereye gidecek diye açıkça söyleyeyim;
doğal ihtiyaçlar dahilinde genel bi solisyuma, doğada bulunan ilk elemente..
sabah ben kaçacağım, geç oldu hadi, bi taksi çağırsana..
”fakat yanlışın var Züheyla, dün gece çok farklıydı..”
24.12.2022
Kutay Yücelen