Farkına varmak şu günlerde inanın en çok ihtiyaç duyduğumuz bir gereksinim. Deyim olarak gözüne çarpmak, orada bulunduğunu anlamak, fark etmek anlamak, ama gelin görün ki birkaç gündür kayıp olan, Eylül kızımızın vahşi ve hunharca bir cinayetle hatta söylenilmesi utanç verici taciz olayıyla hayatının son bulması bizi kahır etti yerin dibine soktu… İdam bir an önce çıkmalı hak eden buna kavuşmalı derken yüreğimizdeki ateş sönmüyor… Anlatmak anlamamak anlatamamak olunca insan kahr oluyor, yerin dibine giriyor… Artık güzel şeyleri söylerken yorgun düştük… İnsan onurunu zedeleyici bu olayların devam etmesi bir diğer kızımızın da hala kayıp olması, zedeliyor öldürüyor insanlığımızı!
İnsanın değerini bilmeden, şehvet ve nefsanî değerler biçiyoruz kendi elimizle hayatlarımıza. Görmez oluyoruz, bilmek istemez anlamaz oluyoruz… Hissetmemeyi biz seçiyoruz. Kandırıyoruz kendimizi bir süre sonra da olan oluyor ve iş işten geçmiş gitmiş oluyor. Ruhumuz dahi duymadan bunu yapıyoruz, vahşet karşımızda bizi izlerken o bile şaşırıyor! Neden pişmanlıklarımızı bırakıp bir köşeye, gülümseyerek insan olarak iki adım atarak gidemiyoruz öteye…
Türk halkı olarak halkımızla güzel olanı, ahlak anlayışını, insana ve topluma bakış açısını geleceğe yansıtan birer ayna vazifesi görmemize rağmen nasıl oluyor da aramızda böylesine sapık vicdansız insanlar çıkıyor! Aynı zamanda toplum olarak ortak değerler etrafında toplamak için onca çaba sarf eden gönül dostlarımızın çabasına rağmen böylesine sapık niyetli insanlar çıkabiliyor, bunun önü idam olmadan geçmemizde pek mümkün değil, insan imandan Allah korkusundan uzak olunca ancak idam hakkında ölüm hakkında gelir diyelim, Rabbim yar ve yardımcımız olsun, Ölen kızımıza Rahmet ailesine Rabbim sabırlar ihsan etsin Âmin…
Mehmet Aluç