Yazmak bence her kitap okuyan gencin bir dönem hayallerini süsleyen en güzel düşlerindendir. Bu genç bayanlar veya erkekler yazmak istediği kitap hakkında yıllarını da harcayabilir ve bu kitabın konusunu mükemmelleştirebilmek için esrarengiz akıl oyunlarını kurar ve gerekirse en detaylı araştırmayı yapabilir. Çünkü biz gençlerin merakı varsa önümüzde bir engel duramaz neden mi? Bizim yaşam ile kapışabilecek kadar enerjimiz vardır ve bizler kafamıza koyduğumuzu yapmak isteriz. İşte tam da bu noktada gerçekten iyi bir başlangıç yapabileceğimiz bir kitap taslağını oluştururuz ama yine de basmak ya maddiyata dayalıdır ya da yayınevlerini mutlu etmeye.
Sadece Türkiye olarak da değil geniş düşünerek konuyu ele aldığımızda hangi memlekette olursa olsun belirli bir hayran kitlesine sahip insanların kitaplarını okurlarına ulaştırabilmesi hem daha cazip hem de daha kolay oluyor. Yayınevlerinin ticari beklentilerini abartılı boyutlarda ön planda tutmalarından kaynaklanıyor bu biraz da. Türkiye özeline dönecek olursak amatör olarak bir kitap yazan bireyin yayınevlerinde verdikleri mücadeleleri anlatmak değil yaşamak gerekir onları anlayabilmek için. Bizim ülkemizde bir tutku olarak ve bir özveri olarak kitap bastırabilirsiniz ancak belli bir geliriniz varsa ve en önemlisi iyi bir gelir ve yayınevi anlaşması olmadan kitabınız kimselerin eline ulaşamama tehlikesinin de içinde olur. Ama sakın ola sadece sade (ünsüz) bir bireyken para kazanabileceğinizi ya da iyi bir yayınevinden kitabınızın basılabileceği yanılgısına kapılmayın.
Öncelikli olarak bir sunucu, sinema oyuncusu veya şarkıcı değilseniz kitap sektöründeki hiçbir dev bir anda sizinle ilgilenmezler. Bir de gazeteci olma prensibi vardır ki, eğer bir gazetenin köşesine sahipseniz sizin de kitap sektörüne merhaba demeniz çok zor olmayacaktır. Özellikle hayran kitleniz de var ve yayınevleri popüler olduğunuzu düşünüyorlarsa artık sizinde bir kitabınız olabilir. Burada bir parantez açmak gerekirse bu meslek gruplarının içinde yazdıkları kitaplarla bizlere büyük armağanlar verenler var elbette ama yine de sizden daha kolay bir şekilde bunu hayata geçirebilme yetisi ünlerinden gelmektedir.
Peki ama genç neslin fikirleri ?
Bizlere baktığınızda kitap okuyan ve kendimizi asla dayatmalarla sınırlamayan bir nesiliz ve bunun en iyi göstergeleri de Manga okuyan bir gençliğin var olmasıdır. Yani bir zamanlar tv ekranlarında dahi animelerine rastlayabildiğiniz ve topluma çizgi film olarak yutturulmaya çalışılan arkasından da bunlar çocukların ruhsal gelişimini zedeler deyip yayından kaldırılan bir kültür. Babalarımızın nesline baktığımızda az çok çizgi roman kültürüne sahip bir nesil görürüz ve hatta ondan öncesinde de gazete okuma kültürüne sahip ve kitap okuyan bir kültür görürüz. Bizim okuma yönünde yozlaşmamızın nedenlerine elbette inmek beni aşar ancak şunu da görmek gerekir ki artık her türlü engele rağmen merak eden merak ettiğine ulaşabiliyor. Bizler bugün itibariyle mangaka olmayı isteyen bireylerde görüyoruz hemde olamayacaklarının yüksek ihtimal olmasına rağmen. Ben bunun bir ilerleme olduğunu düşünüyorum ancak kitap okuyan ve okumayı seven insanların daha çok yan yana gelebilecekleri platformlar oluşmalı ve hatta en baştaki konumuza dönersek gençler olarak yazmayı düşündüğümüz kitaplar hakkında birbirimizi cesaretlendirmeliyiz ve çizgi roman çizmek isteyen ve mangaka olmak isteyen kişilerin sayısının artması gerekiyor.
Okuyan ve araştıran bir genç olduğunu söyleyen her bireye düşen görev bence bu Yayın Fabrikasının karşısında kendi öz tarzını oluşturabilmesidir. Yani yazmaktan yılmamalı eğer bu onun için bir zevkse yazmalı ve yazdıklarını yaymalıdır. Gerekirse para kaygısı gütmeden internetten okur profiline ulaşabilmelidir. Bizler de kitapevlerinde gördüğümüz kitaplar için bir süzgeç olabilmeliyiz. Eğer popüler akımlara kapılıp gidersek asla bizim canlı kanlı düşüncelerimiz yayınlanmayacaktır. Çünkü yayınevlerinde basılacak kitabı seçenler bizlerin zihinleri kadar genç değildir ve aramızdaki uyuşmazlık da bundandır. Çözüm aslında bir cümle kadar basit ve yakınımızdadır. Yayınevlerinin yönlendirdiği bir dünya değil bizlerin isteklerine cevap verebilen yayınevlerinin var olduğu bir dünyaya sahip olmalıyız. Bu da biz okuyucunun ve yazan, çizen gençlerin ve hatta tüm bireylerin görevidir.