Bugün buluştuğumuz yere gittim.
İlk yere, o banka oturdum.
Sanki sağ taraftan hâla çıkıp gelecekmişsin gibi,
Ellerin sırt çantanın omuzlarından tutulu
Hafif sallanarak yürüyüşün
Yaklaştıkca o banka, gülümseyişin
Öyle çıkıp gelecekmişsin gibi
Hala gelip sarılacakmışsın gibi
Biraz uzun sürünce ”dans edelim” diyecekmişsin gibi
”Bir şarkısın sen” fısıltısı eşliğinde.
Sonra kalktım, o sandala gittim.
Öylece baktım, bu sefer.
Denizin sesi, o dalgalar, martılar,
O taşlar…
O rüyalar, onca düşünceler,
O gün gelip iç çekerek bakan adam.
Bize, iç çekerek bakan.
Ne vakit hasretine düşsem,
Hissetmeni isterdim.
Sadece sesini duymak,
İçimde kanayan anılara bir pansuman
Kesilen umut’u birleştirmek
Dilinin dönmediği harflerle
Ses tonun ile
Bir umut’u birleştirmek.
Seninle saadet,bu yaz gibi
Eşsiz bir yaz,
Anlatılacak bir yaz gibi
Lakin biteni anlattılar, bildikleri gibi
Dışardan görülen gibi.
Ben bitişimizi kendime anlatamıyorum hâla
Sebep arıyorum,
Mevsimlere bağlıyorum.
Veya renklere, sözlere, şarkılara
Bir suçlu arıyorum senden hariç.
Mevsimler desek,
Ağaçlar yaprak dökmeseydi, güneş gitmeseydi,
Yağmurlar başlamasaydı, çiçekler solmasaydı
Gitmezdin sen
Eylül gelmeseydi
Ağustosta dururdun sen.
Renkler şarkılar olmasa,
Sana hatırlatmasalardı bazı ”şeyleri”
Gitmezdin sen.
Seni benden götüren ”şeylere” küskünüm ben.