Geçen gece, dünyanın ilk oluştuğu andan şu zamana kadar nasıl bir süreç izlediğini, en az içinde bulunduğumuz eski model “reno” arabamız kadar hararetle tartışıyorduk. Büyük patlamayı savunanlar bir yandan, bir patlama olmadan oluştuğumuzu iddia edenler bir yandan, aslında bir fikri olmayan ama tartışmanın çekiciliğine kapılıp ağır bilim içerikli cümleler savuranlar bir yandan saati epeyce ilerlettik. Kimse ikna olmamış, üstüne; ikna etmek için kullandığı her cümleyi içindeki merakı öldürmeye sevk edenler amacına ulaşamayıp daha da meraklı bir hale gelmişti.
Tartışmanın son anlarında arkadaşlardan birisi çıkıp “Aydın’da bir fizik öğretmeni varmış, çocukluğundan beri üzerine düşündüğü bir olayı kitap yapmış. Bende pek ayrıntılı bilmiyorum nelerden bahsettiğini. Yer çekiminin olmadığını iddia etmiş, yani yer çekimi yokmuş ‘Girdap’ varmış. Beş tane de kitap basmış bu fikri açıklamak için.” dedi.
Akıl ile tutarlı olmayan onca cümleden sonra dikkat kesilip dinlemiştim, çarpıcı bir iddiaydı bu. Fizik lisanıyla birçok açıklaması yapılmış, yüzyıllar öncesinde insanların ölüm sebebi olabilecek bir konuyu -belki kendi doğrusuna göre- değiştirmeyi istemek zor bir işti.
O geceden sonra kısa çaplı birkaç araştırma yaptım. Hakkında pek bir bilgi yok.Aydın’da uzun yıllar öğretmenlik yapmış Mesut Şen, bayağı bir zaman öncede emekli olmuş. Kitapların tamamına ulaşmak ne yazık ki mümkün değil. İnternet üzerinden çalışan sahaflarda bile üç tanesine ancak ulaşabildim. Kitapların özetinde dünyanın çok yüksek bir hızla dönmesinden kaynaklı olarak mevcut olan her şeyin kütle merkezine doğru çekildiğini öne sürmüş. Bu açıklamasına ve kızına bir isim olarak “Girdap” demiş.
Mesut Öğretmenin yaptığı açıklamalardan ziyade hayatı boyunca peşinden koştuğu bir amacının olması bende derin bir etki oluşturdu. Yapmak isteyip de gereken cesareti göstermediğimden ortaya çıkaramadığım birçok şey geldi aklıma. Tüm insanlara kabul gördürmekten ziyade kendime kabul gördüreceğim niyetlere dönüp baktım. Öğretmenler, yine mesleğini yapmıştı.
Herkese, her şeye ve kendisinden başka tüm insanlığın inandığı bir varsayıma(Girdap kitaplarından sonra yer çekimi hakkında bir kez daha düşüneceğimi düşündüğüm için “varsayım” diyorum) karşı yıllarca dik durabilmek mücadelenin tamda kendisidir. Mesut Öğretmen, belki yüzlerce kez tartışmaya girdi inandıkları için; belki “Bırak artık! Kendini hırpalıyorsun, ne güzel bir işin, bir ailen, bir hayatın var; Vaktini boşuna geçiriyorsun.” diyenlere vereceği tüm cevap cümlelerini sıkıp öldürdü dişlerinin arasında; belki de çok sevdiklerinden vazgeçti zaman zaman. Bunların hepsinden bir parça yapmış olduğuna inanarak tüm yüreğimle emektar savaşçıyı bir kez daha tebrik ediyorum.
Mesut Öğretmen bu yazıyı okumayacak. Tıpkı sizlerinde gurur duyarak peşinde koştuğunuz gerçeklerin bir başkası tarafından haberiniz olmadan duyulduğunda yüreklere kazıdığınız mücadele cümlelerini okuyamadığınız gibi. Aydın topraklarında inancın serin suyundan içme cesaretinde bulunan sadece bir öğretmen. İşitmediğimiz, görmediğimiz, hissetmediğimiz daha nice savaşçılar mevcut bu satırların karşısında.
Göğe bakın! Bir tutam umut, birazcık da cesaret fırlattım. Yer çekiminden mi yoksa girdaptan mı düşer bilmiyorum ama tam da bu zamanlarda çok işinize yarayacak.
Sevgiyle kalın…