Zamanla hiç oluyoruz biraz da kayboluyoruz sonrasında yok oluyoruz…
Bu döngüye girmemizin en büyük sebebinin bizi biz yapan her şeyi… kısacası benliğimizi kaybetmemiz olduğunu düşünüyorum. Günler ayları aylar yılları kovaladıkça gelişen değişen yenileşen o kadar çok şey var ki…
Fakat bu iyileşmenin sadece teknoloji bilim … vs. adına olduğunu düşünüyorum…
Maalesef ki gelişim ve değişimle beraber yok olan daha doğrusu yok olmaya yüz tutan kavramlarımızda var …
Kültür tarih gelenek görenek örf adet… vs.
Toplumda algısı yanlış olan o kadar çok kavram var ki bunlardan birkaçına örnek vercek olursam : Çağdaşlık Özgürlük Yenilikçi Batıcılık…vs
Yanlış algıyla beraber oluşan bazı toplumsal düşünceler ve davranışlardan bahsedeceğim :
Gençlerimizin çoğu batıcı yenilikçi olduğunu savunur ve çağdaşlığın sözlükteki karşılığının bile kendisinin olduğunu düşünür… Yabancı dizi, film, müzik,giyim tarzı,dile alınan ve kullanılan Türkçe’mizin günlük konuşma tarzına aykırı ve kirleten kelimeler , taklitçilik… vs.
Oysa batıcılık benliği unutmadan hayatımıza yaşantımıza bilim teknoloji gerek sosyal siyasi…vs .gibi olaylarda onlarda gördüğümüz ileri olduklarını düşündüğümüz veya bize uygun düşecek bir yöntem program veya uygulamayı kendi bünyemize almamızdır. Atatürk’te bunu böyle açıklamıştı. Fakat gençlik,toplum ya da halk nasıl hitap etmeyi isterseniz durumu olduğundan farklı algılayıp öyle davranışlar sergilemeye başlamışlardır…
Kullandığımız dilin zenginliklerini de gün geçtikçe kirletip sıradanlaştırıp zenginliklerini unutan bir gençlik unutturan da birçok etmen var… Fakat bununla savaşıp önünde duran çok az kişi var…
Çözüm olarak çocukları eğitirken ezbere değil anlamaya dayalı bir eğitim vermeliyiz sebep sonuç ilişkisine dayalı konuşma ve bilgilerle donatmalıyız. Bunu sadece öğretmenlerden beklemek yerine aile ortamında okullarda toplu ve kurumsal her alanda yapılmasının bir değişiklik ve farkındalık oluşturacağını düşünüyorum…
Değişim iyileşmenin ve yeniliğinin zihniyetle başlayıp bittiğini düşünüyorum…