Pencereden içeriye süzülen gölgeler, perdeden yansıyan suretler ve kırılan ışık demetinin, yüzümde patlayışı ile uyandım bu gaflet uykusundan. Göremediğim gerçeğime gözlerimi açtım ve kalktı yüzüme inen o siyah perde. Şimdi her şey daha net daha gerçekçi, yalandan uzak gerçeğe direk anlayacağın.. Dünyam artık aydınlık, siyahlar beyaz ve griye yer yok, bu açılan sütten beyaz sayfada. Varla yok arasında gidilen o yollara yıkılmaz şeritler çektim ben, kara bulutların ardından doğan güneşin açma vaktidir şimdi. Mevsimi geçmiş çiçeklerimin yeniden doğma zamanıdır şimdi. Gelgitlere mahal vermeyen yalnızca ileriye doğru gidilen yollardan el sallıyorum artık geçmişin siluetine. Hoşçakal mazide saklı kalan günlerim, hoşçakal arkama dönüp bakmayacağım kırık ve buruk yanım. Hoş’gel yüreğimin kapısında gülüşümü çalan masumiyetim, çocuk gibi kapımı çalıp çalıp kaçmayan can’ıma şen, canıma can olacak nefes…