İnsanlar zamanda yolculuk yapıyor aslında. Anılarıyla geçmişe, hayalleriyle geleceğe doğru. Çocukluğunuzu özlediğiniz olur çoğu zaman. Hatta dersiniz ki “Keşke dönebilsem çocukluğuma geri”. Ama ne fayda, büyüdünüz bir kere. Çocukken büyümek isterdik. Büyüdük. Şimdi ise her şeyden uzak olmak için hep çocuk kalmak istiyoruz. Her zaman olmasa da bazen çocukluğa geri dönmek, çocuklar gibi gülüp eğlenmek, oyun oynamak gerekir. Bu insanı rahatlatır. Çocukluk, geri dönülmesi imkansız olan bir çağdır;ancak onu en güzel şekilde hatırlamanın yolu bazen o günlere küçük kaçamaklar yapıp, çocukça davranmaktır. Onlar için dünya, bir oyundan ibarettir ve doyasıya oynayıp eğlenmek isterler. Bu dünyanın kötülüklerinden, dertlerinden, çilelerinden uzaktır onlar. Herkes bilir ki ne kadar sağlık, ne kadar sevgi, ne kadar masumiyet varsa hepsi çocuklardadır.
Tıpkı narin bir çiçeğin büyüyebilmesi için şu ve havaya ihtiyacı olduğu gibi çocukların da sevgi ve ilgiye ihtiyacı vardır. Onlar çocuklarımız. Herkesin özenle yetiştirdiği bahçesinde, bir kış gününün ardından doğan güneşle birlikte yüzümüzü güldüren çiçeklerimiz. Çocuklar dünyanın en güzel şeyi. Çocuklar mutluluk, çocuklar umut, çocuklar ne kadar yorgun olursak olalım, evimize gittiğimizde yüzümüzü güldüren en değerli varlıklarımız. Dünyanın en güzel duygusu bir çocuk sahibi olmak. Çocuk gibi düşünmek, çocuk gibi gülmek, bir çocuğu çok değerli bir cevheri işler gibi milim milim işlemek. Her şeyden daha fazla değer verilmelidir o masum küçüçük bedenlere. Savunmasız, sizden yardım bekler gibi gözünüzün içine bakıp sevgi, şevkat bekleyen o minik yüreklere. Onlara verilen emek, onlara duyulan saygı inanın birgün bir çiçek demeti verilir gibi sunulacaktır sizlere.
Gökyüzündeki uçurtmalarımız, peşinde koştuğumuz hayallerimiz, oynadığımız oyunlar ve masal kahramanlarımız. Ne güzeldi çocukluğumuz. Hayaldi, belki de masaldı çocukluğumuz. Peki biz na zaman çıktık o masaldan? Ne zaman öğrendik kavgayı, kini, nefreti? O sadece sevgiyle bakan gözlerdeki pırıltı neden kayboldu? Gülmek neden bu kadar zorlaştı? Hala içimizdeki çocuğu yaşatıyorsak, ondan az da olsa izler taşıyorsak ona iyi bakalım. Ölmesin, öldürmeyelim içimizdeki çocuğu. Çocuklarımızla çocuk olalım. O taptaze, tertemiz, daha dünyanın isiyle kararmamış olan, içimizdeki asıl benliğimizi koparıp atmayalım. Onu da kirletmeyelim. Bırakalım yaşasın içimizde.
Hepsi birgün büyüyecek. Bugün siz onlara ne verir, ne sunarsanız inanın yarın onlar da size aynı şekilde karşılık verecek. Siz onların üstüne ne koyarsanız hepsinin izi kalır. Çocuklarımızı göklere çıkarmak da bizim elimizde, erdemden uzak bireyler olarak yetiştirmek de…