Ne uzağım senden, ne yakın sana,
Refakatçin olmuş dert, yakınsana,
Dün ben vazgeçmiştim, bugün de sana.
Zaten zamanla hayattan kopmuyor mu herkes?
Gömülmeden gömmüyor mu kendini çoğu kez?
Peki tabut yalnızlık değil mi, ne bu ses?
Sen de muhtaç mı öldün, yahut karnı aç,
Ağır dünyanın yükü, amaaan kaç da kaç!
Birileri seni de baş üstünde taşıyacaktır.
Tabut öyle bir döşek ki, köşeleri sarp bucaktır.
Çelişki ki susuzluğun ömür boyu bir kucaktır.
Hayat budur, o sandığın hayat değil ki,
Başın dimdik dursun hep, secdeye eğil ki.
Bilmelisin; vuslatların en naifidir ölüm.
Ve yüreği yaralayan kemikten katı zulüm.
Görünmez bir kaybediş, hep kaybını ararsan.
Gideni de görürsün, kalp gözünle bakarsan.