Sizlerde benim gibi keşke hep çocuk kalsaydım dediniz mi? Şuan içinizden ‘’başlık ile ne alakası var?’’ diyebilirsiniz. Saygım sonsuzdur. Doğrusu çocuk kalmak isterdim çünkü büyüdükçe doğrularımız kadar hatalarımızda fazlalaşıyor. Sorumluluklarımız artıyor, yanlışlarımız yaptığımız doğruları götürür hale geliyor.
Bu konu, ‘’hatasız kul olmaz’’ noktasına gelebilir. Elbet ki olmaz. Fakat unutulmamalı ki yapılanların sonuçları kimisi ağır gelebilirken kimisi çok yıpratmaz. Yapılan yanlışların yaşınızla pek bir önemi de yoktur. Kimi insanlar hayata sıfırdan başlamak, hatasız bir sayfa açmak için 20 yıl geriden başlayabilirken kimisi sadece birkaç ay geriden başlayabilir. Bu şu demektir, bazı insanlar 20 yıllık hatasını telafi etmeye çabalarken bazı insanlar ise 1-2 aylık bir hatayı telafi etmeye çalışır.
Burada ki en büyük nokta da zaten yapılan yanlışın telafisini yapmak için uğraşmak. Çabalamak.. Her yanlış için geçerli mi bu söylediklerim derseniz, hayır tabi ki değil. Fakat kimi yanlışlar vardır ki ne yaparsanız yapın unutamazsınız.
Bu satırları yazan birisi olarak , ben yanlış yapmadım mı? Elbette yaptım. Yeri geldi telafisi olmayan yanlışlar yaptım, yeri geldi küçük çaplı yanlışlar yaptım.Bu yüzden yapmadım diyemem. Bazı yanlışlarımın sonuçları da çok ağır oldu. Bir yandan da kendime çok iyi bir ders oldu. Tabi insanın sorası gelmiyor değil ; gerçekten ders çıkarabildim mi? ya da telafi edebilmek için çabalıyor muyum? Elbette çıkardım. Hatta çok fazla şey öğrendim. En çok dikkatimi çekende kendimiz dahil hepimizin maskeyle dolaştığı oldu. Bir önceki yazımda kim olduğumuzu hissetmemiz gerektiğinden bahsetmiştim. Fakat anlıyorum ki biz maskelerimizi düşürmedikçe hiçbir zaman kim olduğumuzu hissedemeyeceğiz. Diğer dikkatimi çeken konu ise birilerini anlamadır. Bu cümlemi şöyle izah edeyim mesela bir cinayet davası olduğunu düşünelim. Ölen kişi eşiniz ya da arkadaşınız olsun. Sorgu odasındasınız ve size birkaç soru soruluyor. Bu sorgu bir kaç kişiye daha yapılıyor. Bu sıra da aklınıza kimin öldürebileceği konusunda 1-2 isim geliyor. Aradan zaman geçiyor ve katil bulunuyor. Katilin kim olduğunu duyduğunuz da aklınızdaki isimlerin hiçbirisi ile hiç uyuşmadığını hatta hiç ummadığınız,aklınızın ucundan bile geçmediği bir isimle karşı karşıya geliyorsunuz. Belkide bu isim için ”asla böyle bir şey yapmaz, o öyle birisi değil” gibi bir cümle geçirmiş olabilirsiniz.İşte bu sebeple dikkatimi çeken konudan biriside buydu. İnsanları tanıyabilmek zamanla ölçülebilecek bir durum değilmiş ne yazık ki..
Size neden bu şekilde bir örnek ile izah ettim derseniz, kimi yanlışların sonucunda bu tarz durumla da karşılaşabilmemiz mümkündür.Bunu yaşamış birisi olarak anlatmak istedim. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki o yaptığımız 4 yanlış 1 doğru diyebileceğimiz insanı bile alıp götürebiliyor. Bence en güzeli çocuk kalmak. Çünkü en temiz ve doğru olduğumuz zaman; çocukluğumuz.. Tabi ki çocukken de yanlışlarımız olabilir ama yapmış olduğumuz yanlışlar en azından çocukluğumuz kadar temiz..Kendimizde dahil olmak üzere, hepimiz maske takmayı bulaşıcı bir hastalık haline getirmişiz.Bu yüzden ne yıllardır hayatımızda olan birisini ne de haftalardır ya da aylardır sohbet ettiğimiz,samimiyetimiz olan birisini tanıyabiliriz. Bunları söylememde ki en önemli husus yapılan yanlışın sonucunda bazen hiç ummadığımız insanlar bile “hatanın asıl sebebi” olabiliyor. Güvenmemeniz , inanmamanız gereken insan aslında size maskesiyle güzel görünen hoş görünendir. Yanınızda o kadar benimsemiştir ki maskesini , sizi “o yapmaz” dedirtebilecek hale getirir.
Madem ki 4 yanlışınız 1 doğrunuzu götürdü ve sizde bu 4 yanlıştan gerçekten ders çıkarmış bi doğru olarak telafi etmek için çabalıyorsanız bende size şöyle bir dip not bırakayım;
Yapacağınız telafiler de hayatınıza bir katkısı olacağını inandığınız yanlışları doğru olarak telafi edin. Sonra tekrar size yanlış olarak geri dönüp bu sefer tüm doğrularınızı götürmesine sebep olmasın. Kendinize iyi bakın..