Köye hep bu otobüsle mi gidicez anne?
Evet oğlum.
Hep bu yollardan mı gidiceeez?
Evet oğlum.
Peki, hep bu kaldırımlardan mı gidiceeez?
Evet annecim.
Vaaaaaaaaayyyyyyyy!
Traktörlerle arabalar sanki bizden gidiyor gibi de mi anne?
Evet oğlum ama biz gidiyoruz.
Evet anne ama sanki onlar gidiyor gibi.
Başından beri kulak misafiri olduğum bu sohbete çocuğun son cümlesinden sonra merakla kafamı çevirip gülümseyerek dâhil oluyorum. Çocuk hemen arkamdaki koltukta ellerini cama koymuş dışarıyı izliyor. Ona baktığımı fark edince utanarak geri çekiliyor. Konuşmaya çalışıyorum onunla. Fakat utangaçlığı izin vermiyor. Gülümsüyorum. Gökyüzüne çeviriyorum kafamı. Çekingen tavırlarla beni izlediğini fark ediyorum. -Bak şuradaki bulutu görüyor musun? diyorum, tıpkı bir timsaha benziyor. Konuşmaya başlamasını beklerken göz ucuyla izliyorum onu. Merakı utangaçlığını bastırınca gökyüzüne çeviriyor kafasını. Bulutlardan hayaller kuruyoruz birlikte. Kuşlara takılıyor gözlerimiz. Ardından yeryüzüne iniyoruz. Yeşil otların arasındayız. Yol boyunca konuşuyoruz. Yanımda oturan yaşlı teyze de arada dâhil oluyor muhabbetimize. Bir ara bütün otobüsün bizi dinlediği hissine kapılıyorum. – Hadi oğlum giy ceketini birazdan ineceğiz. …
Yolun devamını gökyüzüyle konuşarak geçiriyorum. Fakat bana cevap vermiyor. Bulutlar sadece bir buluttan ibaret. Gökyüzü sadece mavi ve yeryüzü de sadece yeşil. Ara ara da kahverengi. Bir anda herhangi bir kimse oluyorum. -Az önce kimdin ki? O zaman da herhangi bir kimse değil miydin? Hayır, o zaman herkestim. 45 kişilik bir yolcu otobüsünde yer alan herkes gibi bir herkestim. Ama şimdi kimseyim. Herhangi bir kimse.. Herkesle beraberim ama herkes değilim. Kimseyim. Ama kimse yok. Herkes var ama kimse yok. Herkes bilir kimsenin olmadığını ama kimse olmuştur, sadece yoktur. Herkes gibi var değildir. O sadece yoktur. Hani demişti ya arka koltukta oturan meraklı çocuk: “Sanki arabalar bizden gidiyor gibi. Evet anne biz gidiyoruz ama sanki onlar gidiyor gibi..” İşta tıpkı o meraklı çocuğun dediği gibi: Sanki herkes biliyor gibi. Evet, aslında kimse bilmiyor ama herkes biliyor gibi. –Neyi biliyor, ne demek istiyorsun anlamıyorum? Ben de anlamıyorum. Bilmiyorum ve de anlamıyorum. -Bilmediğimiz şeyi anlayamayız zaten. Evet, haklısın ama öyle değil işte. Bilmiyoruz ama anlıyormuşuz gibi. Bilmediğimiz için anlamıyor olmamız lazım ama biz anlıyor gibiyiz. Anlıyor gibi olduğumuz için bildiğimizi zannediyoruz. Herkes anlıyor gibi ama kimse bilmiyor. Herkes var gibi ama kimse yok. Herkes bilir kimsenin olmadığını ama kimse olmuştur zaten, sadece yoktur.
Ve herkes bilir zaten kimsenin anlamayacağını..