Hüznün kaçıncı basamağındayız bazen de gökkuşağına benzeyen birde aranan bir misafirdir insan ağlarken gerçektir o gözyaşlarıyla koskoca bir şehrin yıkıntılarından çıkan bir gerçektir; Zamansız yok olmak yaprağın titreyip acıların düşlerle yandığı yok oluş bu geçmişte de şimdide yaşamak…
Yolun sonun da kalan bir hüzün onun hezeyanı bitmez tekrar gibi; zamansızlığını yaratmak geçmişin dejavusu gibi konuşmaya çalıştığınız her canlı ve cansız gibi okunmuş bin yıllık gibi hissettiğiniz ruhunuz
işte hüznün hezeyanı ve zamansız yok olmak budur içini farklı kılan her zaman hazır olduğumuz hayallerimiz bazen de kartlarımızın açılımlarını terkedemememiz…