Yazmaya cesaretim yok aslında Efendim sana. Bu ümmetin ki beceremedi tek bir amacı dahi. Gözler arıyor seni her daim, her saniye. Sana muhtaç bu yüzyıl, haydi gel Efendim.
Ancak gelirsen başımızı kaldıramayız bir daha. Utanır karşında duramayız sonunda. Gelip görsen şu dünyayı bir Efendim. Evlerinden çıkmaya korkar senin bu ümmetin. Yüzüne bakamaz utancından eğer başını. Elinde olsa koparır atardı o başı.
İnsanlar Efendim. İnsanlar. Zulmediyorlar hep. Sen gittiğinden beri daha da arttı sanki. Sen yokken korkmamaya başladılar inan ki.
Çocuklar Efendim. Bizim çocuklarımız. Şikayetçiler şimdi ahirette hepimizden. Nasıl olur da cevap verebiliriz bilmem. Başa çıkamadığımız vicdanlarımız o zaman olur mu yanımızda?
Biz Efendim. Bizler. Hepimiz. Unuttuk senin veda hutbeni. Kalmadı zihnimizde o sözlerin. Kalplerimiz sanki taş kesildi. Paradan başka bir şey görmez oldu gözlerimiz. Hırsımızla, isteklerimizle başbaşa kaldık şimdi. Biz Efendim. Bizler. Hepimiz. Suçluyuz, günahkarız ve birazcık da mahzun. Bükülüyor bellerimiz bu dünya karşısında. Yoruluyor doğrulamıyoruz tek lahza olsa da. Kaybediyoruz her saat, her dakika, her saniye. Zaman işliyor hep bizim aleyhimize. Önemliler gitti yerlerini önemsizlere bıraktılar Efendim. İyilikler kayboldu karanlıkta kötülükler buldu hep yollarını. Hangi yola adım atsak hep ters yöne çıktı. Beceremedik yaşamayı, çözemedik bu sırrı.
Onlar Efendim. Onlar. Hani şu Yezid soyu. Tükenmek bilmediler bir türlü. Başa çıkamadık bizler senin gibi. Eğdik başlarımızı, kabullendik yenilgiyi. Şimdi çıkmaz sokaktayız. Bir seçenek dahi olsun kalmadı. En çaresiz anımızda senin kokun duyuldu. Bir gül Efendim. Bir tebessüm et ne olur. Buhranlarımızın yerini alsın ümit kırıntıları. Sen yoksan gerçeklik yok. Sen yoksan doğruluk topal. Sen yokken hep bir hüsran var. Gel Efendim. Bir kez olsun gel. Sen yokken bu gönül hep hüzne düşer.
Son bir defa daha bize yol göster. Açalım kalplerimizi, sussun tüm gevezeler. Yalnız sen konuş Efendim. Kainat yalnız seni dinler. Kainat yalnız seni özler.