Dershanenin katıldığım ilk dersinde hoca bir takım istatistiklerden bahsetti.İşin zor bir iş olduğunu, sonuna kadar sabır ve istikrarlı şekilde çalışmayı gerektirdiğini, bu şartlar sağlansa bile dış koşullardan ötürü yine başarılı olunamayacağı ihtimallerinden işte…Hatta içimizden en fazla bir veya iki kişinin başarılı olabileceği gerçeğinden.O an herkes “Acaba o kişiden biri ben olabilir miyim?” diye düşünmüştür eminim.Çünkü ben düşündüm.Sırf düşünmekle kalmayıp devamında “Allah’ım ne olur ben olayım” diye de geçirdim içimden.O anda sınıfta bulunanların hepsi de bu şekilde dua ettiyse hocanın istatistik baya zor duruma girecek herhalde!Aslında yanlışı, başarıyı tanımlama kısmında yapıyoruz.Hocanın bahsettiği başarıyı ele almak gerekirse sınav başarısıyla alakadarız demektir.Evet en nihayetinde ilk olarak hedeflediğimiz böyle bir başarı.Ama ya sonra? Sınav başarısı yakalamış biri olarak bundan sonra başka hiçbir başarı talep etmeyecek miyiz? Ya da sınav başarısızlığını yaşamış biri olarak hayatta artık başarı yüzü göremeyecek miyiz? İnsan her koşulda yanılır azizim.Bizim için en iyisi olduğunu düşündüğümüz şeyi isterken bilir miyiz ki ondan daha iyisi de vardır.Belki de isteyişlerimizin amacı yanlıştır.Ne için sınavda başarıyı elde etmeliyim? Daha iyi bir hayat, daha fazla mutluluk, daha iyi bir çevre, sözünün daha çok geçmesi, fikrinin daha da kıymet bulması…Peki bu isteklerin en temelindeki amaç ne diye sorsan kendine alacağın cevap seni tatmin edecek mi? Güzel yaşadım canım daha ne olsun! Tüm bunların üstünde Allah’ın seni bu dünyaya gönderiş amacı peki bu olabilir mi? “Güzel yaşa Ey Kulum” mu demişti? Sahi ne demişti? Dünya hayatına dalmış gidiyoruz ve bu hayat bir gün son kez aldığımız bir nefesle bitecek.Biz daha ne için burada bulunmuş olduğumuzu bilmeden gidersek, vay halimize..