İnsanlık, nereden nereye uzanan bir kalem çizgisi… Tabiatın kısacık ömrünün içinde bir ıslatılmış toprak gibi. Islak insanlık artık kuru bir parça. Peki neden? Neden insanlar birbirlerine o kadar yakınken dahi o kadar soğuk. Neden artık milli kültür insanları değilde küresel bir insan kültürüyüz? Gençler olarak bize düşen sorumlulukları almıyoruz. Birinin bize açıklaması mı lazım yoksa bizim birilerine sormalıyız? Eskilerin o sorumluluk bilincini kaybettik. Gençler olarak değil açıkçası toplum olarak. Artık bize tecrübeyi aşılayacak kişiler bile tecrübesiz, toy. Ben şahsen şunu söyleyeyim dünyayı küreselleştirenlere karşı olan bir tek ben miyim? Dünyanın binlerce kültürle daha yaşanılacak bir yer olacağına. Mesela annelerimizin yaptığı o lezzetinden doyum olmayan köylü yemeklerini hayatımızı bir ömür bağlayacağımız kişiler biliyorlar mı? Yoksa bizi küçük bir hazır yemek devri mi bekliyor? Şimdi yapmamız gereken sadece kültürümüzü yaşatmak ve diğer kültürleri yaşatmak. Bunu gerçekleştirmenin tek bir yolu var onu size açıklıyorum. EĞİTİM. Düşünen bir toplumla bu işi çözebiliriz bence. Gökkuşağındaki sonsuz renk demetlerini hayatımızdaki hee bir bireye aktarabilir. Mesela gidin gözlerinizi kapatın ve hiç tanımadığınız biriyle dertleşin,konışun, birbiriniz için yapabileceğiniz bir şey için çözüm üretin. Önemli olan sizin onu tanımanız değil onunla birlikte topluma katılmanız. Topluma kazandırdığımız her bir fert yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla, engellisiyle, Türkü, Kürdü, Arabıyla, Müslümanı, Hristiyanı, ateistiyle el ele tutuşup ve kültürümüzü bırakmayalım yoksa bir uçan balon misali ipi elimizden kaçırdık mı artık yakalayamayız uçar uçar uçar…