Zulfu Livaneliden Serenad’i okudum. Kitapta ki olay örgüsünü anlatan kisi-Maya – diyorki: “Mardinli bir arkadasim vardi hep hikaye anlatirdi bana. Bir gun İlyas-i Habir isimli hikayeyi anlatti. Hikayeye gore İlyas akrabalarını ziyarete Romaya gitmiş ve avare avare sokaklarda dolasmaya başlamış. Şans eseri buluş kendini orada.Hayat, bir şeyleri fark etmesini istermişçesine yönlendirmiş ayaklarını. Mezarların üstünde 26, 11 ,13 gibi sayılar yazıyormus .İlyas düşünmüş , bunlar bebek mezarı olamaz çünkü çok uzunlar, ee İtalyanca da bilmediği için kimseye soramamıs bu işi. Bir kaç gün sonra İlyas akrabalarını da almıs mezarlığa gelmişler. Bekçinin anlattığına göre bu sayılar ” ölen insanların mutlu olduğu günleri temsil ediyormus.” Şimdi kendimize şu soruyu soralım: böyle bir şansımız olsaydı biz kaç yazdırırdık? Öyle bir şeyler yapmalıyız ki sadece biz değil herkes mutlu olsun! Var oluş sebebimiz çıksın ortaya! Niye yaşıyoruz sorusuna şöyle dolu dolu cevap verebilelim. İşte bundan sonra söyleriz hak ettiğimiz o rakamları.
//