günler yine hızlı ve hasretinle geçip gidiyor.
aslına bakarsan yokluğun iliklerime kadar işledi.
alıştım yani.
sesini duyamamaya,
gülüşünü görememeye,
teninin sıcaklığını hissedememeye,
kokunun o insanı sarhoş eden tarifsizliğinden mahrum kalmaya..
ben alıştım alışmasına da.
yine de bir düğüm kesiyor soluk borumu.
sanki hayat o günden sonra noktalanmış gibi.
geldiğinde çiçekler açmış, güneş bahara gülümsemişti oysa.
böylesine sevgi hakkındır elbet.
şayet nasıl severdim böyle, kahredercesine kendimi.
nasıl dokunurdum yüzündeki çizgilerine.
sen güzel gözlü adam,
şimdi sevgisiz sanma kendini.
vazgeçmeyi göze alacak kadar büyük bir sevgiyle arıyorum sesini.
vazgeçmenin bu denli yıktığını bilseydim,
saklardım sesini.
ellerimde tutardım bir tutam gülüşünü.
şimdi ezberimsin.
özlemeye mahkum olduğum,
sevmeye gün be gün daha çok alıştığım.
ahh bayım,
bilseniz özlemden aklımı kaybettiğimi,
yapayalnızlığımı,
kimsesizliğimi…
hayatın her oyununu kaybedişimi
ve kaybetmenin tek adresi olduğumu.
önce seni,
sonra hayallerimi, nihayetinde kendimi..