Soyunmuştum. Varlığına, yokluğuna, sensiz açlığıma, susuzluğuma; ölmüşlüğüme, yaşamışlığıma, sevmişliğime… Çırılçıplak düşlerin “Kim o?” sorularındaydım. Kapını çaldım, içeri ayakkabısızlığımdaki utançlığımla yalınayak girdim. Üstümde aşkının kokusu, gözlerimde hasretinin sorgusu, içeri girdim öylece… Şöyle bir baktın. Gözlerinle yedin çığlıklarımı, duvarlara yankı bile olamadı. “Seni sevdim” Hangi sevmek dolu duanın içerisinde körebesin şimdi? Bir insan bile isteye fermanını imzalar mı nefret için, Ölmeyi yeğler mi?
Artık sen git! Acılarım da gitsinler. Ben onlara acımamayı senin insafsızlık perdeni aradığın zamanlarda öğrendim. Nasıl da sevildin hain…
Okumuştum. Ruhundaki yangını, ruhundaki beni, ruhundaki süründürülesi hiçliği… Ben sana geldiğimde biz iyi olacaktık. Biz olacaktık. Sevmekten korkan bir deli, aşkı da aşkı sunanı da kendi alevleriyle yakarmış.
Bitmiştim. Sana geldikçe yeniden çoğaldım, senin merhabalarındaki kadehsiz şaraplarında kıpkırmızı aşkını yudumladım. Biz iyi olabilirdik sevgilim. Biz birbirimize aşk yığınlarından sıyrılıp iyi gelebilirdik.
Fütursuz yanlarımın sebepsiz çaresizliğindeyim. Hangimiz öldük şimdi? Sen mi, ben mi, biz mi?
“Gönderme beni” demiştim. “Ne olur, beni gönderme…” Gitme ihtimalimi alevlendiren birinden aşk dilenmişim… “Allah rızası için bana sende varlığından dahi haberdar olmadığın aşktan ver, ben bizi tamamlarım.” demişim…
Çok canım yandı sevgilim. Kalbimi paramparça edip, üstüne oturup, keyif çayını yudumladın.
Ölüm seni benden almadan gitmeyecektin. Şimdi hangimiz gittik? Sen mi, ben mi, biz mi?
Bir yokuştum. Nefes nefese kaldık, aşk yorgunuyum… Zulümlerin sigara tüttürüyorlar kimsesiz kimsesiz. Mekânımız cennet olsun sevgilim. İkimiz de aynı güzelliğin yolunda karşılaşır mıyız?
Sevenlerin selamı olsun birbirine sevgilim. Birimizden biri yansa bile, cennet yolunda bir selamımız olsun. Allah’ın selamı üzerine olsun sevgilim, yoksul hayatımın beş parasız yalnızlığındayım. Ben buna alışığım, var git yoluna, haydi!
Dilara AKSOY