Zevk-bâhşa beyt-i firdevsîde eylerken karar
Bir temelsiz külbe-i ahzâna muhtaç ettiler (Zâtı)
Külbe-i Ahzân…O kadar derinden bir anlamı var ki…Kelime manasıyla hüzünler evi demek.Hikâyesi ise cidden çok buruk bir hikâye.
Hz. Yusuf o kadar sevimli ve iyi kalplidir ki,Hz Yakup onu çok sever.Başka oğulları da vardır fakat onu bir başka sever.Kardeşler arasında hep kıskançlık olur ama, bu kıskançlık pek bir farklı kıskançlık.
Bir gün ağabeyleri Hz Yusuf’u gezintiye çıkarırlar.Ne güzel der Yusuf,başına gelecekleri bilmeden…Bir süre sonra ağabeyleri Yusuf’u baya uzaklaştırır şehirden ve sonra bir kuyuya bırakırlar.Önemsemezler Yusuf’un bağırışlarını,arkalarını dönüp giderler.Şehire döndüklerinde kurdun kapıp kaçtığını söylerler Hz.Yakup’a.Sonra bir feryat bir figân tabi…
Yakarışlarla geçer bir müddet günler,aylar…Ve Hz.Yakup’un inlemelerinden,sızlanmalarından bezerler bütün halk.Bir kulübeye yerleşir, Hz.Yakup.Ağlar,sızlar,dua eder.Hatta, o kadar ağlar ki,kör olur.
Bu yüzden derler hüzünler evi diye.Yürek burkan bir hikâyesi,iç sızlatan bir mazisi var diye.