Tek bir satır cümlede,
Tesadüfen yan yana gelen.
İki kelimeydik sen ve ben diye yazılan.
Biz gizli özneye saklanan,
Şiir dizelerinde yürümeye çalışan,
İki yabancıydık, bir birini tanımayan.
Issızdık, sessizdik, eski bir İstanbul gibi
Bir birine dokunamayacak iki yarım kıta.
Beni affet bu gece,
İkimizi yazdı yine kalemim.
Çizdi hayallerime,
Kırk yamaya çevirdi beynimi yine.
İzin ver dokunayım, ruhuna sokulayım sinsice.
Sevişmeliyiz biz, alt alta gelen mısralarda.
Karşı karşıya bakan iki kıta da.
Karışmalı kokumuz İstiklal caddesine.
Beyoğlu’n da soluklanmak mesele,
Çiçek Pasajına uğramalıyız bir de.
”Aklıma geldi kadeh tutmuşluğum.”
Fazlaca demlenmeliyiz,
Cemal Süreya’ yı da beklemeliyiz biz,
Masanın baş köşesine.
Sen ile başlayan her bir cümleyi,
Bana kavuşturuyor dizelerinde.
Pek beceremiyorum ben bu işi
Bir türlü anlayamadım bu şairlik işini.
Sen ile beni ayrı yazıyorum hala,
Yakıştıramıyorum ben bizi ilk satıra.
Cemal Süreya’ yı getirim bana,
Noktayı koymadan önce,
Yazsın bu son dizeye,
Yazsın bizi bize …