Bir adam
Çevresinde birbirini yiyen insanlar. öyle manevi anlamda sömürmekten bahsetmiyorum bildiğin birbirlerinin etlerine dişlerini geçirerek yemekten bahsediyorum.
O adama kimse yaklaşmıyor ama.
Onu ne tehdit ne de av olarak görüyorlar.
O adam siyahi bir adam.
Fast food yemekten sıkılmış insanlar birbirlerini yiyorlar.
O adam hayatı boyunca hiç hamburger yada pizza yememiş, insan da yememiş tabi.
Adam sadece yürüyor, kafasını yerden kaldırmadan. Üstüne sıçrayan kanlara aldırmadan yürüyor.
Bir yere gidiyor o adam
İnsanlara insan denilebilecek bir yere gidiyor.
Köpekler havlamayı bırakmış kediler miyavlamıyor.
O adamı takip etmeye başlıyorlar.
Gidecekleri yerde yumuşak bir okşama bulma umuduyla O adamın peşine takılmış yürüyorlar sadece.
Adam yüzünü gökyüzüne çeviriyor
”Tanrı Öldü, Yakmalı mıyım onu yoksa gömmeli mi bilmiyorum.”
Bir anda herkes duruyor.
Kafalarını kaldırıyorlar ve o adama bakıyorlar.
Gözlerinde nefret.
”Tanrının bizden istediği şey bu.” diyor birisi
Onaylarcasına iğrenç sesler çıkarıyor diğerleri.
Adam duruyor.
Arkasını dönüyor
”Tanrı eğer ölmediyse, onu öldürmeye gidiyorum.”
Korkuyorlar,
Fısıltılar yükseliyor
Acabalar
Belkiler
Adam oradan yavaş yavaş uzaklaşıyor.
Arkasında köpekler ve kediler.Bir anda her yer kırmızıya boğuluyor, Masmavi gökyüzü kızıl oluyor, yemyeşil çimenler, ağaç yaprakları ve O adamın mavi gözleri.
Tanrı bir kurt biçiminde adamın karşısında duruyor.
Korkmuyor ama hiç. gözleri bile kaymıyor.
”Niye böyle bir şey istedin?” diye soruyor adam.
”Canım sıkıldı.” diyor tanrı.
Adamın eli yavaş yavaş cebine gidiyor.
Bir kalem çıkarıyor ve karşısındaki kurt görünümlü tanrının boynuna saplıyor.
Bütün kızıllar terk ediyor dünyayı.
Ağzına insan eti değmiş herkes ölüyor.
Ve o kalem sadece kırmızı yazıyor artık.