Uyandım, daha yataktan kalkmadan bir hikaye okudum. Okurken kalbime hafif ama huzur bozucu sancılar giriyordu, o denli etkileyiciydi okuduğum kelimeler. Adeta ruhumu ele geçiriyordu o müthiş, uzun uzadıya yazılmış hüzün saçan cümleler. Güzel ama korkutucuydu bir yandan da. Neden korktuğum ise ölümün ansızın geleceğini bir kez daha hatırlattığı içindi bana.. Ben genç yaşta ölmeyi yakıştıramadığımdan ötürü korkunçtu belkide. İrkildim. Yerimden doğrulup yanı başımda duran bardaktaki suyu bir solukta içtim. Sanki o suyla yıkayacaklardı ölünce. Oysa ki su, içmek için güzeldi, ölü bir bedeni yıkamak için değil.
Hikayeyi okumaya başladığım henüz ilk andan beri aklıma ilk gelen kişi sendin. Sen benim gizim, paylaşmaya cesaret edemediğim, huzursuzluğumu bozan, bana tekrardan güven ve huzur veren o kudretli ruhun hapsolduğu bedenin sahibiydin. Ama tüm bedenlerin sahibi Tanrıydı. Önce O’ na sonra sana minnettardım. Bugün de güne senin gibi giz dolu bir canlıyı tanımama fırsat verdiği için Tanrıya defalarca kez şükranlarımı sunarak uyandım.
Sen iyi ki varsın. Sana samimiyetimle iyi ki varsın diyebildiğim için çok mutluyum. Ve biliyorum.. sen genç yaşta ölmeyi bile huzurlu kılacaksın benim için.