Özlemek… Özlenen giden değildir aslında…
Onunla beraber giden mutluluklarımız, hüzünlerimiz, yaşama tutunuşlarımızdır özlenen… Hıçkırıkların düğümlendiği bir kentte, ‘seni seviyorum’ deyişlerimizi özleriz, yağmurların yarıştığı bir kentte, sıcak iklimiyle bizi ısıtıp kışı yaza çevirişini özleriz sevdiğimizin…
Ama giden değildir özlenen, özleniyorsa giden; bir daha gelemeyeceği için oluşmaz kahır tabloları…
Ben seni özledim diyemeyişimizi özleriz, sarılıp koklamak kadar doğal, tabiatı güzel şu dünyanın sevgili dolu anlarını özleriz…
Giden değildir özlenen, ben seni özlemedim ki… Sana dair sitemlerimdir burnumda tüten, sana fütursuzca, aymazca akıttığım gözyaşlarımdır özlenen… Ben seni özlemedim ki. Özlediğimi söyleyebilirim ama yalan olur bu, sakın inanma söylersem…
Ben seni değil; seninle olmayı özledim, seninle doğan hırçın anlarımı, sana ulaşmaya çalışırken yasak bir limanda hissederdim yüreğimi, ben o yüreği özledim.
Özlemek… Özlenen giden değildir aslında, eğer giden özleniyorsa, ‘yalan işte!’ İnanma…
Ben seni özlemedim, sabahları seni düşünerek uyanmanın keyfini özledim, senden gelen mesajları değil; mesaj kutumun heyecan verici tablosunu özledim, seni özlemedim ben, sana dair günahlarımı özledim. İşte bu nedenle; gelmeni istemiyorum, özlemlerim dolup taşarken yeniden beni yaşatan olma sen…
Hak ettiğin bir varlığın olsun, bir de çok sevildiğin bir yürek… Bir yâr, yârine başka neyi dileyebilir ki? Sevgilerin en kutsalında yüzerken arada bir yüreğim aklında olsun. Çok sevmişti beni de, o kadar çok sevmişti ki… Özlemek fena diye özlemlerinin içine en olmazları eklemişti de… Ama çok sevmişti beni de, o kadar çok sevmişti ki; günahlarımı alıp, sevaplarını vermişti de… Ama söyle bunları sevgilim, öyle bir söyle ki, ısınsın iliklerim…
Ben seni özlemedim, özlenen giden değildir aslında; gitmenin vermiş olduğu acıyı yeniden yaşamayı özledim. İşte bu nedenle; seni özlemedim, göz pınarlarımın hareket vaktini şaşırışını özledim, bir akar, bir durur, bir durur bin akardı ya… Bakma sen bana sevgilim, ben seni değil; senden kalanları geri alabilmeyi özledim, çok ama çok özledim…
Yokluğunun kıyısına sürükledim kendimi, karaya vurdum en sonunda… O kadar siyah göründü ki gözüme umutlarım, onlardan utandım, çok utandım. Seninle doğan umutlarımı özledim, senden sonrakileri söküp atmak istedim içimden. Giden değildir özlenen sevgili; sevgilinin acıttığı, sonradan kabuk bağlayan yaradır özlenen… Üstüne alınma, ben seni hiç özlemedim, özleyecek olsaydım söylerdim, kirpik uçlarım nemlenmeyi özlediler senin için ıslanabilmeyi… Özledim işte sevgili; özledim özlenmeyi… Varlığımın her zerresinde adının içinde kaybolmayı…
Haydi, ne duruyorsun? Sevin sevgili; özledim yokluğuna karışırken varlığınla ısınmayı, sigaranın dumanında tüten olmayı, özledim çok özledim işte…
Dilara AKSOY