Ne varsa rencide edilen içimde hepsinin altını çizdim durmadan
Bir orkestrasyon misali mezarlık boyu aşklarımla
Senin ilgili mertebene kondurduğum öpücüklerin hesabını sormak için kendime
Hayıflandım durmadan gecelerce, sokaklarca, gündüzlerce
Ne var ki aynada bulduğum leş kokulu ölü kelebeklerin ellerinde seriliyorum
Güneşin gözbebeklerimde vuku bulduğu cenk vakitlerinde deliriyorum
Benim senin karşındaki duruşum gibi acziyet yüklü bütün varlığı insanlığın
Çünkü bu Tanrısal hegomonyası kadınlığın beş vakit iktidar ilan ediliyor
Ne var ki sevseydin beni sen de
ama bir sufi gibi ama bir ben
Yanına varamamak diye bir şarkı olsaydı ben söylerdim elbet ve
Hatta sübyan bir akımın tetikleyicisi gibi dururdum o zaman ufukta atımla
Dağlar gibi, ırmaklar gibi, çay sohbetleri gibi
Ne varsa sende bulduğum bu kimya tanımaz serzeniş kırıntılarımla söyledim
Belki de hep metafor dolu baktım titreyişlerine ve
Senin tatlı krizlerinde bulduğum babalık genlerim belki
Böylesine kurguya açtı boşluğumu.
Hal bu ki berbat mı desem cinnete mesafeli duruş mu bilemiyorum
Bu bende kalan somurtkan varyasyonları bağırmalarının
Gözyaşıyla karamsar vurgusu göz kamaştırmalarının
Tarumar edilen hıncahınç bir sevmelerle talan kalp kalanını veriyor kucağıma her gece
Sığmıyorlarsa içime artık var olanların kudretli zincirleri bilhassa
Şahsına yaraşır bir törende onore edilmeli artık terk edişlerin senin de.
Çünkü ben böylesine milli bir sırt çevirişi ancak filmlerde izledim sevgilim.