Kafamdaki sorulara bir cevap bulmaya çıktım nereye ,nasıl gideceğimi düşünmeden sokağa attım kendimi. Boş bir sokakta topuklu botlarımın sesi yankı yapıyordusabahın yedi buçuğunda .Sabahın yedi buçuğunda bir kedi miyavlıyordu kafamın içinde ,sabahın yedi buçuğu gri bir gökyüzü vardı içimde ,sabahın yedi buçuğu ağlamaya hazırlanan bulutların çırpınışı vardı içimde ve sabahın yedi buçuğuydu kendimi kaybedip bulmamak istediğimde.İlk kafamdaki belli belirsiz sesleri susturacaktım kararım buydu yürümekten yorulan bacaklarım kendini bir kaldırıma fırlattı.fırlattı. Elinde hiç bir şey kalmamıştı artık ne yaşamak için sevinci,ne üzülecek durumu boşluktu bundan sonrası , farkındaydı her şeyin.Olmaması gerektiği kadar farkındaydı . Gözyaşları içindeki papatyalara akıyordu çocukluğuna doğru büyüyordu papatyaları içindeki küçücük yerde büyümeye çalışıyordu. Ayağa kalktı bir anda o yeşil gözlerinin çimenliği ,içindeki pırıltıları gözükmüyordu ve bundan sonrada gözükmeyecek ti ,haberi yoktu.Devam etti yoluna ,aldığı kararla dimdik sapa sağlam koşarak ama bi yandan yalpalayarak güneşi kıskandıracak saçları savruluyordu rüzgarın yönünün tam aksine .Tüm siyahların ve siyah tonlarının içinde kırmızı paltosuyla yürüdü.O toplumun evcilleştiremediği kimsenin sevmediği,tek tip yetişmeyen bir insandı.Bağımsızdı.Hepimizin aksine,hepimiz iyi bir meslek isteriz para için, para isteriz hobilerimizi sevdiğimizi şeyleri gerçekleştirmemiz için bu bir toplum tipidir.Ama o cebınde parası olmadan kışın kütüphanelerde ısınan yazın sahıl kenarlarında dolanan hepımızın ıçten ıçe tanıdıgı ama uzaklaştırıldıgı.İstasyon istasyon gezen aslında içi tam bir gökkuşağı iken artık gri gökyüzüne sahıp olan biridir artık.Sabah yedi buçuk nefes nefese kalmıştım denız kenarında kulağımda bir şarkı ”Gitmek istersen yol senin,kalırsan eğer buram senin” çıkardım kulaklıgımı haykırmaya başladım ”Kalırsan eğer buram senin” her şarkıda insan kendini bi cümleye ,bi nakarata ait hisseder bende o cümleye aittim işte buram senin diye bahsettıgım kısım gökyuzumu ve gökyuzunden ayrı tuttugum bulutlarımı ,gizli papatyalarımın saklı oldugu yer .Eğer kalsaydın kalmak isteseydın gri gökyüzüm maviye dönücek bulutlarımın yanına bir güneş eklenicek ve kafanda papatyadan bir taçla gezicektin.Benım gökyüzüm,bulutum,yağmurum,masumiyetim,çocukluğum olacaktın.Ama sen gitmeyi seçtin” sev-il-me-mek ” kelımenın köküne aşık oldum herkes gibi galiba ekleri ağır geldi bana rüzgara meydan okuyan saçların aklıma geldıkçe saç tellerin boynuma bir ölüm gibi dolanır felaketim olur , sabahın yedi buçuğu ve ben felaketimi yaşıyorum .